Emre Arslan, amatör olarak zıpkınla avcılık yapmaktadır.

Zıpkın Seçimi Hakkında

Yeni başlayan arkadaşlarımızda en sıklıkla gelen sorulardan biri zıpkın seçimini yapmak konusundadır. Zıpkın seçimi bu kadar marka ve bu kadar boy (cm) varken çoğumuz için zor bir olay haline gelmiştir.

Öncelikle yeni alacağımız zıpkını seçerken yapacağımız av tercihine göre davranmalıyız. Bu işe yeni başladıysak genelde kısa zıpkınlarla suda hareket ve nişan kabiliyetimizi arttırmalıyız. Bu iş için 60-75 cm zıpkınlar daha uygundur. Avcılığımız ve suda hareket kabiliyetimiz arttıkça zıpkın boyunu 90-100 cm e çıkarmak avlarımızda bize daha uzun menzil imkanı sunacaktır.

Av tercihimiz eğer taş altı ise 60-75 cm boyundaki zıpkınlar tercihimiz olup kaya altında hareket ve kaya altına sokup çıkarma konusunda bize daha kolay hareket sunarlar. Aynı merada tek zıpkınla hem açıktaki balığı hem de kaya balığına av yapma amacında isek 90 cm lik bir zıpkın bize daha kolay menzil ve kaya altı imkanı sunabilir.

Zamanla gelişen dip süreniz ve indiğiniz derinliklerin artması, agaşon avında uzak menzildeki vurulması daha zor avlar için 100 cm ve üzeri zıpkınları seçmekteyiz. Zıpkın uzunluğu arttıkça hareket kabiliyeti azalmakta ve lastik zıpkın gövdesine basınç yapmaktadır. Bu sorunları da ahşap ve carbon gövdeli zıpkınlarla aşmaya çalışmaktayız.

Bir diğer konuda zıpkınların kafasının açık veya kapalımı seçileceği. Bu kişinin kendi av tecrübesine daha çok bağlı olup açık kafalı zıpkınların nişan alma ve görüş sağlama özelliklerinin daha fazla olduğu, kapalı kafa zıpkınların ise görüş açısının daha kıt ve zıpkını kurma konusunda daha kolaylık sağladığı gerçeğidir.

Zıpkın seçiminde en önemli husus zıpkının boyu ve elinize ne kadar iyi oturduğudur. Zıpkın almadan önce varsa tüm arkadaş ve dostlarınızın zıpkınını denemenizi tavsiye ederim. Bu size seçim için bir ipucu verir.

Zıpkını Kurmak

Özellikle yeni başlayan arkadaşlarımızın çok zorlandığı bir konuda zıpkın kurmaktır. Zıpkın kurarken harcadığımız eforun en aza inmesi yorulma, üşüme gibi faktörlerinde azalmasını sağlar.Lastik kurarken en önemli şeylerden biri hızlı ama dikkatli hareket etmektir.

İlk başlarda kullandığımız 60-75 cm zıpkınlardan sonra 100 cm ve üzeri zıpkınlarda kol boyumuz aynı anda lastiğin sağ ve sol kısımlarını yakalamaya yetmez. Bunun için aşağıda resimlerle anlatacağım tekniği kullanırız.

Lastik kurmaya geçmeden önce lastik kurarken eldiven kullanmamızın çok önemli olduğunu bir daha hatırlayalım. Lastik kurarken oluşacak terslikler veya lastik patlaması dediğimiz kopmalarda elimizi tatsız olaylardan korur ve günümüzün hatta uzun zaman duyacağımız acıların olmasını önler.

Dikkat edilecek bir diğer konuda kullandığımız lastiğin dalışa elverişli olup olmadığının kontrolüdür. Üzerinde hasar olmuş veya çatlamaya başlamış lastik hem ömrü kısa hem de atışlarımızın yumuşak ve menzilsiz olmasına neden olacaktır.

Gelelim 100 cm ve üzeri zıpkınlar için zıpkını kurma tekniğine.

1.resimde görüleceği gibi öncelikle belimizi içe doğru kırarak zıpkına yetişmemizi sağlayacak kol boyumuzu uzatmalı sağ elimizle dipçiğin dibinden ve sol elimizle lastiğin sol kısmını sıkıca kavramalıyız.

[IMG]

Sağ elimizle kavradığımız dipçiği kendimizden ileri doğru iterek göğüs bölgemize getirmeliyiz.


[IMG]
Dipçik göğsümüze yerleştiği anda boşa çıkacak sağ elimizle lastiğin sağ kısmını yakalayıp hızlı hareketlerle şişin 1. çentiğine hızlı bir şekilde çekmeliyiz. Bunu hızlı yapmamız önemlidir çünkü sol eldeki lastik dipçik göğsümüze konduğu an el, kol ve göğsümüze baskı yapacak duruma gelir.

[IMG]
Son olarak 1. çentiğe çekilen lastiği istersek 2. çentiğe germeliyiz.

[IMG]

 

 

 

 

PALETLER

Paletler hakkında

Sualtında kütlesel itiş için gerekli olan gücü sağlayan, değişik şekil ve modellerde farklı materyallerden imal edilen ekipmana palet dendiğini hepimiz biliyoruz.
Paletler hidrodinami kurallarını kullanarak ve hareketi insan gücü ile sağlanan görünüşte basit fakat aslında oldukça komplike ekipmanlardır.
Paletlerin üzerindeki her bir kıvrım, kanal, oluk farklı hidrodinamik devinimleri farklı amaçlara uygulamak için tasarlanmıştır.

Sualtında palet sallamak karada koşarak merdiven çıkmaya eşittir. Bu da dalışın kondisyon gerektirdiği ve palet seçiminin de amaca uygun yapılmadığı takdirde alınabilecek keyfin, acıya hatta kahra dönüşebileceğini gösterir.

FARKLI ŞEKİLLERDEKİ PALALAR VE HİDRODİNAMİ:
Nefesli dalışlarda kullanılan paletlerde oluk veya kanal olmamasının asıl nedeni güçlü itiş yerine sürate ihtiyacımız oluşudur. Mümkün olduğunca düz bir yüzey; suyun pala üzerinden çok fazla güç harcamadan doğrusal bir şekilde ilerlemesine ve buna bağlı olarak dalıcının hızlı bir şekilde hareket etmesine olanak sağlar.
Palanın üzerinde kanalların olması suyun, yüzey üzerinde daha çok tutunmasını ve ilerlemek için gerekli hareketi başlatırken daha fazla güç harcanmasına sebebiyet verir. Her bir palet çırpışı yeni bir adım sayıldığına göre bu da yorucu ve güç isteyen bir aktivite anlamına gelir.
Oluk olması ise daha rahat palet sallamak fakat sürat yerine yük taşımak için gerekli olan güçlü itişin oluşmasını sağlar.
Bunun biraz kafa karıştırıcı olduğunu varsayarak konuyu biraz daha açmakta fayda var.
Kiloca ağır bir kütleyi bir yerden diğer bir yere götürürken ihtiyacımız olan şey güçlü itiştir. Oluklu paletlerde boşluklardan geçen su palanın arkasında bir anafor yaratarak ekstra bir itiş gücü vermektedir; fakat bu itki, hidrodinamik çalkantıyı arttırdığı için sürati kesmekte ve yavaş fakat torku fazla bir akım ortaya çıkarmaktadır. Bunu daha da basite indirgersek torkun harcandığı yer taşıdığımız ekstra yüke gitmektedir. Yani oluklu paletler ile serbest dalsak da elimizde 100 kg. lık bir yük taşısak da bizi aynı süratte götürür.
Düz yüzeyli paletler ise, başımız veya elimizle başlattığımız suyu yarma hareketini mümkün olduğunca doğal hareketi kesmeden devam etmemizi sağladıkları için süratli bir yüzüş imkanı verirler.
Bu yarma hareketini de paletlerin başlattığı ve/veya devam ettirdiği düşünülürse hidrodinami kurallarını birazcık da olsa bilmenin; dalışın daha performanslı hale gelmesinde ve bununla doğru orantılı olarak da alacağımızın keyfin artmasında büyük payı vardır.
Konumuz nefesli dalış olduğuna göre yukarıdaki kısa bilgiler ışığında; asıl bizi ilgilendirenin düz yüzeyli palaya sahip paletler olduğunu söyleyebiliriz.
Düz yüzeyli palalarda farklı malzemelerin kullanma sebeplerine gelmeden önce arkası açık mı kapalı mı, yani çorapla ( tabansız patik) mı, patikle (tabanlı patik) mi giyme konusunu biraz açalım.

ARKASI AÇIK VE KAPALI PALETLER:
10 m ve daha derin sulara dalan avcılar hızlı iniş ve çıkışı, dip süresini arttırmak isteğiyle önemsedikleri için hidrodinamiyi bozmayan yani suyu yararken direnç yaratmayan çıkıntıların olmamasına özen gösterirler.
Arkası açık paleti patikle giyeceğimiz için patiğin, ayakkabı kısmının ve tokaların suya direnç gösteren kısımları hidrodinamimizi bozacaktır. Palet çırpışımızdaki direnç çok önemsenmeyecek bir miktar olmasına rağmen geri çekişte açık alanın tuttuğu su miktarı hem palet çırpmadaki hem de suyu yarmada karşılaşılan direnci arttıracaktır.
Buna ek olarak, paletlerin ayakkabı kısmının ve ayağımızın arasındaki her bir kalınlık gücü aktarmada negatif bir etkiye sahip olduğu için hiçbir arkası açık palet kapalı paletler kadar randımanlı olamaz (sadece nefesli dalış için). Fakat sığ sularda karadan girilerek yapılan dalışlarda; sert tabanlı bir patiğin karada hareket serbestisi getirmesi ve uzun mesafeli yürüyüşlerin rahatlıkla yapılabilmesi gibi avantajları da göz ardı edilmemelidir.

PALA MALZEMELERİ:
Standart olarak pek çok marka; termoplastik ve türevi materyalden palalar imal etmektedir.

Termoplastik materyalden imal edilmiş palalı paletler; hem daha ucuz teknolojiyle işlenebilmesi hem de hammadde olarak daha ucuz olması sebebiyle pazarda kolaylıkla ve alternatifleriyle bulunabilirler. Termoplastik palalı paletler farklı dalış türlerine göre (kıyı, tekne , sığ su, derin su dalışı vs.) farklı kalınlıklarda, farklı boylarda olabilir. Avantajı, ucuz olması ve başlangıçta amaçlar belirlenene kadar belki de daha uzun sürelerde kullanılmaya olanak vermesidir.

Karbon materyalden imal edilmiş palaya sahip paletler, hammaddenin özelliği ve farklı dokuma şekillerine göre en iyi performansı veren türdür. Fakat bu performansının yanında bazı modellerde rahatsız edici seviyelere varan ses çıkarma özelliği de bu tiplerin eksi hanesinde durmaktadır. Karbon materyalin kırılgan olmasının getireceği en büyük dezavantaj ise kıyıdan girişlerde bu paletleri kullanmanın hemen hemen imkansız oluşudur. Zaten sadece kıyı avı yapıyor ve 15 metreden daha derine inmiyorsanız, derinlik/performans doğru orantısına göre karbon bir palete ihtiyacınız yok demektir. Fakat açıktan tekne veya bot yardımı ile 20 metre ve daha derinlere iniyorsanız karbon palalı paletler ilk tercihiniz olmalıdır.

Farklı materyalleri birbirine karıştırarak yapılan Kompozit palalı paletler performans olarak % 20 ile % 40 gibi daha düşük bir performansla karbon modellerin takipçisidir. Fiyat olarak ise Termoplastik palalı paletlerden % 20-30 gibi fiyat farkı da bu modelleri cazip hale getirmektedir. Fakat aynı karbon paletlerde olduğu gibi ses çıkarma özelliği bu paletin en büyük dezavantajıdır. Fakat karbondan daha dirayetli oluşu hem kıyıdan girerek yapılan dalışlarda kullanılmasını, performans olarak karbona yakın oluşu da derin sulara yapılan dalışlar için tercih edilebilir olmasını sağlar.

DEĞİŞEBİLİR VE SABİT PALALI PALETLER
Profesyonel Paletlerin genelinde; ayak cebi, farklı amaçlar için kullanılabilecek ve yukarıda genel özelliklerini tanımladığım palaları kullanabilecek biçimde ayrı bir parça olarak imal edilir.
Birkaç vida ile ayak cebine tutturulabilen palaların bazıları çok kolay değiştirilebilirken bazıları da profesyonel servis elemanlarınca değiştirilmelidir.

Profesyonel manada avcılık sporu ile uğraşılıyor ise farklı meralarda farklı palet ihtiyacı aşikardır.
Kıyı avı yapılan ve sığ sularda çalışılırken mukavemeti yüksek bir palaya sahip palet kullanılması gerekirken, derin suya yapılan dalışlarda performans daha öne çıkar.
Hatta farklı derinliklerde yüksek performanslı materyalden imal paletlerin farklı kalınlıkları ve sertlik derecelerine ihtiyaç duyulabilir.
Palet seçimini yaparken bu kriterleri dikkate almakta fayda vardır.
Farklı paletler alıp ekstra masrafa girmektense palası değişebilir bir palet alıp, ayak cebine uyumlu farklı palalar tercih edilebilir.
Palanın kırılma riskini göz önünde bulundurarak palanın değişebilir olmasının herhangi bir hasar durumunda avantaj sağladığını da artı bir madde olarak belirtmeliyim.
Sadece profesyonel kullanıcılara yapmış olduğum bu öneriyi ülkemizde nasıl gerçekleştiririz o da ayrı bir mesele tabii.
Çünkü iş yedek parçaya veya sadece palaya kaldığında ayak cebini ve palayı ayrı ayrı almak bütün bir palet almaktan daha pahalıya mal olabiliyor.
Burada da sabit palalı paletlerin avantajıyla karşılaşıyoruz.
Sabit palalı paletler palası değişebilen paletlerden daha ucuza hatta sadece pala fiyatına eşit değerlerde alınabiliyor.
Yazının başlarında kısaca açıkladığım hidrodinami kurallarını palası değişebilen paletlerden daha iyi uyguladığını da yeri gelmişken belirteyim
Zira bütünleşmiş bir model ayrı parçalardan oluşan bir modele göre; gerek güç aktarımı gerekse de itiş gücü olarak daha performanslıdır.
Fakat bu modeller, daha çok 15 metreyi geçmeyecek şekilde ve kıyıdan dalış yapan başlangıç ve orta seviyeli avcılar için tavsiye edilebilir.

BOYLAR VE SERTLİK DERECELERİ
Ülkemizin avcı nüfusunun % 80i kıyı avcılarından oluşmaktadır. Yani karadan yürüyerek suya giren ve belli mesafeleri yüzerek birbirinden uzak meralarda av yapan avcıların oluşturduğu çoğunluktan bahsediyorum.
Bu işi bilsin bilmesin herkes yeni başlayanların aklına, uzun palanın şart olduğunu sokmaya çalışır.
Halbuki uzun mesafe yüzüşlerinde; orta boy bir paletle, uzun palalı bir paletin bize sarf ettireceği eforun yarısını harcayarak daha keyifli dalışlar yapabiliriz.
Uzun palalı paletlerin çıkış amacı, yazının başlarında da belirttiğim gibi hidrodinami kuralları çerçevesinde hızlı çıkış ve inişi sağlayarak dip süresini arttırmaktır.
Fakat kıyıdan suya girerek, sığlık yerlerde av yapıp uzun mesafelerde yüzüyor iseniz orta boy palalı bir palet ilk tercihiniz olmalıdır.
Asıl hedefimizin kişilere değil genele yönelik bir, “amaca uygun malzeme” alımında rehber hazırlamak olduğunu tekrar ederek devam edelim.
Farklı palet sallama tekniklerini bilmeyen ve başlangıcı en ekonomik şekilde yapmaya çalışan dalıcı adaylarına tavsiyem orta boy palalı bir paletle bu işe başlamalarıdır.
Yukarıdaki tavsiyelerle de birleştirirsek; palası değişmeyen, orta boy, termoplastik palalı bir palet başlangıç için en ideal ve ekonomik çözümdür.
Bu palet kıyıdan girişlere ve uzun mesafe yüzmeye uygun, 10 metreye kadar rahat dalış olanağı sağlayan, çarpmaya/darbeye karşı mukavim olması sebebiyle ilk tercihiniz olmalıdır.

“Uzun palalı paletlerle yüzülmez mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Palet ne kadar uzun olursa, yüzeye yakın yerlerde kontrol etmek zorlaşır ve farklı palet sallama tekniklerini bilmeyenler için gürültülü ve yorucu bir yüzüş anlamına gelir.
Suyun üzerinde yaptığınız her yabancı ses de balıkların sizden uzaklaşmasına yol açar.
Farklı teknikleri kullanarak yapılan uzun mesafeli yüzüşlerde kullanılan uzun paletler ise nispeten daha yumuşak veya ince palalı yani direnci düşük paletlerdir.
Bunu da açmak gerekirse:
Termoplastik palalı paletlerin direnç ayarları, farklı kalınlıklarda yapılıyor olmasından kaynaklanır. Genelde 2 mm ile 4 mm arasında kalınlıklarda üretilen bu paletlerin, aynı pala üzerindeki farklı bölgelerde değişik kalınlıklar uygulanarak da direnç arttırılıp azaltılabilir. Bu genelde kalından başlayıp uca doğru incelen bir yapı olarak göze çarpsa da en uç noktanın kalın olduğu palalar da (son andaki su tahliyesinden faydalanmak amacıyla) üretilmektedir.
Karbon palalarda ise kullanılan hammaddenin özelliği veya değişik dokuma şekilleri paletin sertlik derecesini belirler.
Kompozit modellerde de farklı karışımlar kullanılarak palanın direnci arttırılır veya azaltılır. Kompozit palalı bazı paletlerde de aynı özellikteki maddeler katmanlar şeklinde basılırken baştan uca doğru katman sayısı azaltılarak direnç ayarlaması işlemi de uygulanmaktadır.

Paletlerin performansını etkileyen önemli özelliklerden bir diğeri ise palanın kendisini geri toplama hareketi, diğer bir deyişle refleksidir.
Bu, paletin sallanırken değil geri çekerken kendini ne kadar hızlı ve stabil toplamasıyla ilgilidir.
İlk vuruş hareketini başlatan kaslarımız yeterince güçlüdür. Fakat geri çekiş hareketini yapan kaslarımız daha zayıf kalmaktadır. Bu yüzden paletin refleksinin güçlü olması harcanan eforun minimuma düşmesini sağlar.
Lakin palanın refleksinin çok sert olması da yaratacağı vibrasyon yüzünden stabiliteyi bozmasına sebep olacak ve yeniden vuruş hareketine geçerken su ve güç kaybına neden olacaktır.
Bunu, paletinizi vuruş istikametinde esnetip birden bırakarak test edebilir ve anlayabilirsiniz.

Hazırladığım şemanın, yaptığınız dalış türlerine göre hangi paleti seçeceğinize karar vermeniz konusunda yardımcı olacağını ümit ediyorum.

[IMG]

MASKELER

Maskeler hakkında

Suyun kırlıma indisi farklı olduğu için sualtında çıplak gözle baktığımızda cisimleri net göremeyiz. Gözümüzün normal işlevini yapabilmesi için gerekli olan doğal ortamın yani bir hava odacığının sağlanması görevini yapan ekipmana maske adı verilir.
Maskeler farklı boy ve kalıplarda üretilirler. Bunun sebebi milyonlarca farklı yüz şeklinin olması ve birisinin yüzüne çok iyi oturan bir maskenin diğerinin yüzüne oturmamasıdır.
Maske seçerken ve denerken belli kriterler vardır. Doğru seçim yapmak için önce bir maskenin nasıl olması gerektiğine ayrıntılarıyla bakmakta fayda vardır.

MASKENİN BÖLÜMLERİ:
1. Etek
2. Çerçeve
3. Cam
4. Kayış ve tokalar

1. MASKE ETEĞİ
Maske eteği, oküler orbitin (göz çukuru) dışından dolaşarak burnu da içine alan ve yüzün şekline uyumlu esnek maddelerden imal edilen kısımdır.
80li yılların sonuna kadar kauçuk ve türevi günümüzde ise silikon materyallerden imal edilen etek kısmı, maskenin en önemli bölümüdür. Zira eğer etek kısmı yüzümüze oturmuyorsa maske su alır ve işlevini yerine getiremez.
İlk icat edildiği günden bu güne kadar şekil itibariyle belki de en az geliştirilebilen kısım etek kısmıdır. Çünkü insan yüzü her ne kadar farklı şekillerde olsa da maske görevi itibariyle yüzün belli bir kısmını kaplamak zorundadır ve bunun üzerinde çok fazla oynama yapılamaz.
Etek burnu içine alır çünkü dalış esnasında artan basınca göre maskenin içindeki basınç etkisiyle hacmen azalan havayı burundan üfleyerek tamamlamak yani maskenin içindeki ve dışarıdaki basıncı birbirine eşitlemek gerekir. Bunu yapmazsak maskenin içinde azalan basınç karşısında gözün ağ tabakasında bulunan damarlardaki kan basıncı, damar çeperini zorlayarak dışarı sızar ve gözde kanlanma olur.
Scuba dalışlarda solunan hava tüp vasıtasıyla sırtta taşındığı için bu işlem dalış performansını etkilemez. Fakat nefesli dalışlarda her saniye altın değerinde olduğu için maske hacminin büyüklüğü ve küçüklüğüne göre negatif ve pozitif etkileri olacaktır. Maske hacmi ne kadar küçükse basınç eşitlemesi için o kadar az hava harcanacak ve dip süresi az da olsa artacaktır. Aksi gibi büyük hacimli bir maskeyi eşitlemek için de fazla hava harcanacak ve dip süremiz negatif yönde etkilenecektir.
Günümüzde etek kısmının imalatında en çok kullanılan ve dalıcıların en çok tercih ettiği materyal silikondur. Silikon hem uzun ömürlü hem de aynı modelin farklı yüzlere rahatça oturmasını sağlayacak şekilde yüzü kavrayabilen bir maddedir.
Silikon; siyah, şeffaf veya gri renklerde olabilir. Konumuz serbest dalış olduğuna göre tercihimiz siyah silikondan yana olmalıdır.
Eğer şeffaf silikon eteğe sahip bir maske kullanıyorsak yüzeyde gezerken veya sığlık yerlerde dalış yaparken bu kısımdan yansıyan güneş ışığı, aynı bir diyafram gibi çalışan gözbebeğinin kendisini kısmasına yol açacak ve görüşte azalma yaşanacaktır. Aynı şekilde şeffaf etek kısmından geçen ışık camdan gözümüze yansıyacak ve yine görüşü olumsuz etkileyecektir.

2. ÇERÇEVE
Çerçeve maskenin tüm parçalarını üzerinde taşıyan ana kasa vazifesini gören kısmıdır. Genelde ****l, plastik veya her iki hammaddenin bir arada kullanılmasıyla yapılır fakat günümüzde çerçevesiz maskeler de imal edilmektedir. Bunlara aşağıda ayrıntılarıyla değineceğim.
Çerçeve kısmının farklı ihtiyaçlara göre dizayn edilmiş çeşitleri bulunmaktadır. Maskenin tek, çift veya daha fazla camlı olması veya geniş camlara sahip olmasını sağlayan bu farklı dizaynlardır. Aynı şekilde maskenin etek kısmı yüze oturduğu halde çerçevenin etek üzerinden rahatsız etmesi veya aksi durumlarda bu tasarılara bağlıdır.
Çerçeveye eteğin ne şekilde oturtulduğu maskenin iç hacmini ve buna bağlı olarak görüş açısının genişliğini de etkiler.

3. CAM
Maskenin, göze doğal ortamını sağlayan ve sualtında görüşü sağlayan ekipman olduğunu belirtmiştim. Cam kısmı da sualtına açılan penceremizdir.
Cam diyorum fakat bu kısmın camdan yapılmayan modelleri de bulunmaktadır. Pleksiglas ve türevleri de maske camında kullanılan diğer materyallerdir.
Maske camı tempered yani fırınlanmış cam veya pleksiglas olabilir. Tempered cam pek çoklarının yanlış bildiği gibi basınca dayanıklı cam demek değildir. Fırınlama işlemi herhangi bir kaza sonucu kırılabilecek yapıda olan camın kırıldığı zaman dalıcıya zarar vermeyecek şekilde keskin kenarları olmadan dağılmasını sağlar. Bununla bağlantılı olarak; Pleksiglas türevi materyaller camdan daha esnek olduğu için tercih edilmektedir.
Cam farklı renk ve şekillerde olabilir. Zıpkınla balık avında reflekte camlı maskeler kullanılmaktadır. Bu özellikteki camlar avın, avcının tehditkar bakışlarını görmesini engelleyerek ürkmemesini sağlar.
Görme kusuru olanlar için optik maske camları da; 0,50 derece artışla miyop ve hipermetrop için imal edilmektedir. 0,50 derece artmasının sebebi ise suyun objeleri daha büyük ve yakın göstermesidir. Astigmat için cam yapılmamakla beraber suyun kırılma indisi belli bir dereceye kadar bu kusuru tolere etmektedir.

4. KAYIŞ VE TOKALAR
Kayış ve tokalar başımızın arkasından dolaşarak maskeyi yüzümüzde tutmaya yarayan parçalardır.
Maske seçerken kayışının maske eteği ile aynı materyalden yapılmış olmasına dikkat edin. Zira etek kısmı çok kaliteli materyalden imal edilmişken, kayışı daha zayıf materyallerden imal edilmiş bir maske kısa bir süre sonra masraf çıkarabilir.
Kayışların üzerine geçirilebilen veya doğrudan kayış olarak kullanılabilen neopren maske kayışları da bulunmaktadır. Bu kayışlar başın arkasını daha iyi sararak başlıksız yapılan dalışlarda bu bölümü soğuktan korumaya ve özellikle uzun saçlı dalıcılarda silikon ve türevi elastiki maddelerde oluşan dolaşmaları engeller.
Toka kısımları da olabildiğince rahat ayarlanabilecek şekilde fakat karmaşık yapıda olmamalıdır. Toka kilit sistemleri, genelde sadece kayışın ucunu çektiğiniz zaman rahat çalışan ve gevşetmek istediğiniz zaman ekstra bir düğme veya tırnağı kullanarak bu işlemi gerçekleştirebileceğiniz yapıdadırlar.
Tokaların çerçeveye oturduğu kısımların oynar olması rahat kullanım için avantaj olacaktır.
Ayrıca çerçeve ile farklı maddeden yapılmış tokalar farklı maddelerin birbirini aşındırabileceği düşünülerek tercih edilmemelidir.

Maskelerin genel parçalarına kısaca geçtikten sonra geniş görüşle ilgili biraz bilgi vermekte fayda var.
Maskenin iç hacmi ne kadar ufaksa yüze o kadar yakın demektir. Ve bu yakınlıkta görüş açısını genişletir.
Geleneksel maskelerde en küçük iç hacim çift camlı maskelerde bulunur. Burada çift cam ile ilgili sürekli yapılan bir yanlışa da değinmek gerekiyor. Çift camlı maske normal pencere camları gibi arka arkaya iki cam olan maskeler değildir. Yekpare bir cam yerine iki göz için ayrı bölümlere sahip modellere çift camlı maske denir.

Yapı itibariyle çift camlı maskeler daha küçük iç hacim ve buna bağlı olarak daha geniş görüş açısına sahiptir.

Çerçeve kısmında adı geçen çerçevesiz maskeler bu konuda dalışın geldiği son noktadır. Yukarıda 4 bölümden oluştuğunu söylediğimiz geleneksel maskelerin aksine bu modellerde çerçeve kısmı yoktur. Silikon etek doğrudan cam üzerine sabitlenerek çerçevenin kapladığı hacim yokedilmiş ve maske yüze en yakın pozisyona gelmiştir. Bu yakınlaşma sayesinde iç hacim de ufalmış ve maske eşitlemek için minimum hava gerekir hale gelmiştir.
Hatta tek camlı bir maskeyi bile nefesli dalışta kullanabilmek mümkün hale gelmiştir.

Makelerde Buğu Problemi

Maskelerde oluşan en büyük problem özellikle ilk alındığında aşırı buğu yapmasıdır.
Buğunun oluşmasının sebebi sıcaklık farkıdır.
Maske ilk alındığında daha parlak görünmesini sağlayan özel bir cila ile kaplıdır. Maske bu madde sebebiyle ilk zamanlarda aşırı buğu yapar.
Bu madde yağ bazlı olduğu için yağ çözücülerle temizlenmesi gerekmektedir.
Bulaşık deterjanı, diş macunu gibi maddeler bir kereye mahsus kullanılmak üzere bunu temizleyebilir.
Daha sonrasında ise buğunun oluşmaması için gerekli şartları sağlamak yeterli olacaktır.
Deniz kenarına gelindiğinde maskenin camına henüz kuruyken tükürük, elma-patates kabuğu, antifog maddelerden sürülür.
Bu maddeler ince bir film tabakası yaratacağı için ısı alışverişini kesecek ve buğuyu engelleyecektir.
Bu maddeler camın heryerine parmakla yayıldıktan sonra maskeyi suya bırakarak su ile aynı sıcaklığa gelmesi sağlanır.
Maske yüze takılmadan hemen önce yüz bolca deniz suyuyla ıslatılarak yıkanır.
Deniz, yüz ve maske aynı sıcaklıkta olduğu için buğuyu oluşturacak şartlar ortadan kaldırılmış olacaktır.
Buğu yapmayan maskeler var mıdır sorusuyla sürekli karşılaşıyoruz. Böyle maskeler vardır fakat vizör kısmı plastik veya benzeri materyallerden yapıldığı için buğu yapmamaktadır.
Eski kauçuk maskelerde buğu konusunda daha randımanlıdır şahsi kanaatim, bu durum kauçuğun ısı alışverişinin silikondan daha uzun bir süre gerektirmesine bağlı bir avantajdır.