Samsung Galaxy S6 Edge

Samsung Galaxy S6 Edge

Samsung’un MWC 2015 öncesinde, 1 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirdiği Unpacked 2015 etkinliği ile görücüye çıkardığı modellerden bir tanesi olan Galaxy S6 Edge, test merkezimizin yeni konuğu oluyor.

Galaxy S6’yla birlikte özellikle farklı tasarım çizgileriyle dikkat çeken cihaz, bir süre önce incelediğimiz Note Edge’in ötesine geçerek daha estetik ve daha kullanışlı bir kavisli cihaz deneyimi sunuyor. Tek elle kullanıma uygun ve göz okşayıcı tasarımı bulunan S6 Edge, aynı zamanda Samsung’un Snapdragon 810’u tercih etmediği, yeni Exynos çipsetiyle hazırladığı bir ürün.

İsterseniz şimdi gelin, yılın en iddialı modellerinden bir tanesi olan Galaxy S6 Edge’in detaylarına birlikte bakalım.

Samsung’un en iyi tasarımlı, akıllı telefon tarihinin de en iyi tasarımlı ürünlerinden bir tanesi olabilir

7mm kalınlık ve 132 gram ağırlık değerleri bulunan Galaxy S6 Edge’in en önemli özelliklerinden bir tanesini tasarımı oluşturuyor. Telefon henüz duyurulmadan önce Samsung’un S6’nın yanında iki tarafı kavisli ekranlı bir model de tanıtacağı konuşuluyordu. Beklenildiği gibi de oldu, ama bize sorarsanız böyle bir tasarım hamlesini çoğu kişi beklemiyordu.

Samsung, S6 ve S6 Edge’te önceki Galaxy modellerinden neredeyse tamamen farklı bir çizgi izledi. İnceleme ürünümüz S6 Edge olduğu için S6’yı bir kenara bırakıp S6 Edge’e odaklanalım şimdi. Ürün, ilk bakışta adeta bir mücevheri andırır derecede parlak ve göz kamaştırıyor. Özellikle ışık altında telefonun çerçeveleri ve arka yüzeyi çok güzel parlıyor.

Telefonu elinize aldığınızda, yanlardan inceltilmiş metal çerçeve ve kavislendirilmiş ekranıyla adeta değeri bir taşı tutuyorsunuz hissine kapılıyorsunuz. Cihazın ön üst yüzeyindeki Samsung logosu bile öncekilere kıyasla daha hoş görünüyor. Alt kısımdaki estetik Home ana ekran tuşu ve yanlarında konumlandırılan kısayol tuşları kullanımı kolaylaştırdığı gibi ekrandan da çalmıyor.

Samsung, S6 Edge’te birçok farklı renk seçeneği sunuyor. Özel tasarlanmış beyaz, siyah, yeşil ve platin renk seçenekleri mevcut. Bizim incelediğimiz model de platin, yani Gold Platinum rengine sahip ve bize göre en şık S6 Edge rengi.

Telefonun yan taraflarına baktığımızda, sağ yan tarafta güç tuşu, sol yan tarafta da ses tuşları yer alıyor. Alt tarafta kulaklık girişini, bağlantı noktasını ve hoparlör çıkışını görüyoruz. Hafıza kartı girişine yer vermeyen telefonun üst tarafında da iğne yardımıyla açılan nano sim kart haznesi konumlandırılmış.

Samsung’un MWC 2015 öncesinde, 1 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirdiği Unpacked 2015 etkinliği ile görücüye çıkardığı modellerden bir tanesi olan Galaxy S6 Edge, test merkezimizin yeni konuğu oluyor.

Arka tarafa baktığımızda ise, metal tasarımın üzerine cam kaplamayla karşılaşıyoruz. Samsung hem ekranda hem de arka tarafta Corning Gorilla Glass 4 koruma teknolojisine yer veriyor. Gorilla Glass 4, bir önceki sürümle kıyaslanıldığında çok daha sağlam ve arka kısmın cam kaplı olması yine görsel olarak bir doygunluk hissettiriyor. Cihazı kullandığım süreçte cam tasarım sebebiyle avuçlarımda pek terlemeyle karşılaşmadım. Ancak cam yüzey kısa sürede parmak izi tutabiliyor ve bu izler zaman zaman can sıkıcı derecede belirgin olabiliyor.

Galaxy S6 Edge’in arka tarafında en çok dikkat çeken detay, ürünün flash ışığıyla birlikte konumlandırılan ana kamerası. Diğer birçok Samsung modelinde olduğu gibi köşeli ve çıkıntılı olarak tasarlanan kamera, tasarım bütünlüğünü biraz bozuyor diyebiliriz. Çok da can sıkıcı bir durum değil aslında, ama örneğin cihazı düz bir zemine koyduğunuzda, titreşim esnasında normale kıyasla rahatsız edici ve sesli bir titreşimle karşılaşabiliyorsunuz. Öte yandan, kameranın köşeli tasarlanan çerçevesi, kamera camından biraz daha önde. Böylelikle genellikle zeminle cam değil, bu çerçeve temas ediyor.

Arka tarafta son olarak bahsedeceğimiz detay ise, alt kısımda yer verilen IMEI numarası ve Türkçe ibareler.

Elde tutuş ve dayanıklılık nasıl?

Ekranın iki tarafı da kavisli olunca bu kavisli tarafların günlük kullanıma olumsuz yönde etki edip etmeyeceği ve aynı zamanda bu kavisli tarafların düşmelere karşı ne kadar dayanıklı olduğu fazlasıyla merak ediliyordu.

Galaxy S6 Edge, arka kapağı açılamayan, metal çerçeve ve gövde tasarımına sahip, ön ve arka tarafında da cam kaplamaların kullanıldığı gayet şık bir telefon. Şıklık konusunu bir kenara bırakırsak, kullanışlı olması ve dayanıklılık gibi unsurlar da önemli.

Öncelikle, telefonu kullandığım yaklaşık 2 haftalık süreçte ekranın yanlardaki kavisli kısımlarının kullanıma olumsuz bir etkisiyle karşılaşmadım. Evet, telefonu elinize aldığınızda bazen avucunuzun bir bölümü kavisli ekrana temas ederek istenmeyen sonuçlar doğurabiliyor, ama bunlar çok nadir ve zaten telefona alıştıktan sonra da bir sıkıntı çıkmadığını görüyorsunuz.

Dayanıklılık tarafında da iyi bir iş çıkarılmış diyebiliriz. Telefonu bel hizasındayken iki kez düz ahşap zemine düşürdüm. Bir tanesi çerçevenin köşesi üzerine, diğeri de direkt ekran üzerine gerçekleşen düşmelerdi. Bu iki düşmede telefonda en ufak belirginlikte bir çizik dahi oluşmadı. Tabii düşme şekilleri ve düştüğü zemine göre işler değişebilir, ama Galaxy S6 Edge’in bazı teknolojiseverlerin düşündüğü gibi dayanıksız bir telefon olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Samsung’un MWC 2015 öncesinde, 1 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirdiği Unpacked 2015 etkinliği ile görücüye çıkardığı modellerden bir tanesi olan Galaxy S6 Edge, test merkezimizin yeni konuğu oluyor.

5.1 inç, iki tarafı da kavisli, QHD Super Amoled ekran

Hatırlarsanız Note Edge’te hem S-PEN’e yer verilmiş hem de ekranının sağ tarafı kavisli olarak tasarlanmıştı. Burayı ana ekrandan bağımsız , ikinci bir ekran olarak kullanabiliyorduk ve Samsung’un bu ekrana özel hazırladığı arayüz – tema desteği de vardı. Note Edge, nasıl Galaxy Note 4’ün ayrı bir versiyonuysa S6 Edge de S6’nın ayrı bir versiyonu. Bu yüzden de cihazda kaleme yer verilmemiş ve Note Edge’te özellikle sol elini tercih edenlerin kullanmakta zorluk çektiği duruma çözüm getirilerek iki taraf da kavisli hazırlanmış. Ama yine de Note Edge ile S6 Edge’in “kavis” unsurlarının biraz farklı olduğunu söylememiz lazım.

Note Edge ile kıyasladığımızda S6 Edge’teki kavisli ekran işlevlerinin biraz daha sadeleştirildiğini söyleyebiliriz. Ekran uyku modundayken kavisli kısma parmağınızı biraz süreterek bu bölgeyi aktifleştirebiliyorsunuz ve ekranda saat, tarih, bildirimler gibi detayları görebiliyorsunuz. Ekranı ister sağ, isterseniz de sol tarafta aktifleştirebiliyorsunuz ve böylelikle iki eliniz için uygun bir kullanım elde ediyorsunuz.

Ekran açıkken de kavisli ekranı bu kez kişileriniz için kısayol olarak kullanabiliyorsunuz. Ekranın yan tarafındaki ufak çizgiyi kaydırdığınızda, buraya 5 kişiyi farklı renklerle ekleyebiliyorsunuz ve buradan onlara hızlıca aramalar gerçekleştirip mesajlar atabiliyorsunuz. Ayrıca renklerin bir de amacı var. Telefonu yüz üstü masanıza koydunuz ve o esnada sizi kısayol listesindeki bir arkadaşınız aradı diyelim. O arkadaşınızı hangi renge atadıysanız S6 Edge’in kavisli kısmı da o renkte yanarak size bildirim veriyor.

Ayarlar menüsünden Edge Ekranı başlığına gittiğinizde de buralarla ilgili düzenlemeler yapabiliyorsunuz. Note Edge’te yer verilen özel arkaplan ayarlamaları, Edge ekranına özel oyunlar gibi unsurlar şu an S6 Edge’te yer almıyor.

Ek olarak, Note Edge’te kamera uygulamasını açtığınızda, ekrandaki ibarelerin büyük bir kısmı kavisli ekran tarafına geçer ve böylece çekeceğiniz fotoğraf bölgesini daha net görebilirdiniz. Yine S6 Edge’in kamera arayüzünü açtığınızda daha geleneksel bir yapıyla karşılaşıyorsunuz.

Ekran görüntüsü nasıl alınıyor?

Hemen her telefon için çok sık sorulan bir soru bu, o yüzden S6 Edge için de kısaca cevabını verelim. Ses azaltma ve Home ana ekran tuşuna aynı anda basarak telefondan ekran görüntüsü alabilirsiniz. Daha kolay bir yöntem de var ayrıca. Elinizi dik tutarak ekranda sağdan sola doğru veya soldan sağa doğru kaydırdığınızda da ekran görüntüsü alabiliyorsunuz.

Samsung’un MWC 2015 öncesinde, 1 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirdiği Unpacked 2015 etkinliği ile görücüye çıkardığı modellerden bir tanesi olan Galaxy S6 Edge, test merkezimizin yeni konuğu oluyor.

Ya ekranın görüntü ve dokunmatik kalitesi?

S6 Edge’in 5.1 inç Super Amoled ekranı, 2560 x 1440 çözünürlükte ve 577 ppi değerine sahip. Gorilla Glass 4 ile güçlendirilen ekran, özellikle iç mekanlarda harika bir görüntü kalitesi sunuyor. Örneğin ana ekrandayken uygulama logolarına dikkat edip telefonu sağa sola eğdiğinizde arkaplanın ayrı, uygulama logolarının ayrı görsel kalite sunduğuna tanıklık ediyorsunuz.

Ekran, izlediğiniz videolarda, oynadığınız oyunlarda kalitesini açıkça ortaya koyuyor ve genel olarak mutlu ediyor diyebiliriz. Ha belki oyun oynarken ya da video izlerken görüntülerin kenarlarının da kavisli ekran sebebiyle biraz kıvrılıyor olması canınızı sıkabilir.

Dokunmatik tarafına bakacak olursak, S6 Edge’in çok seri olduğunu ve ve dokunuşlarınızla yağ gibi kaydığını söylemek istiyoruz. Gerçekten güzel bir işe imza atılmış.

Parmak izi okuyucu

Üst düzey modellerinde parmak izi okuyucu sensöre yer vermeyi sürdüren ve yeni yaptığı çalışmalarla PayPal’ın yanında Samsung Pay servisiyle mobil alışverişe yönelik hamlelerini sürdüren Samsung, S6 Edge’te de parmak izi okuyucu sensörü Home ana ekran tuşunda konumlandırmış.

Cihazda birden fazla parmak izi profili oluşturabiliyor ve oluşturacağınız yedek şifreyle birlikte güvenli kullanıma geçiş yapabiliyorsunuz. Deneyimlerimiz sonucu Samsung’un S6 Edge’te yer verdiği parmak izi okuyucu sensörünün performansının önceki Galaxy modellerine kıyasla biraz daha iyi olduğunu söyleyebiliriz. Parmağınızı ana ekran tuşunda kısa süreli basılı tutmanız yeterli oluyor.

Android 5.0.2 Lollipop ve Yeni TouchWiz arayüz

Android Lollipop işletim sistemiyle gelen telefon, sadeleştirilen ve daha kullanışlı hale getirilen TouchWiz ile kullanıcıları yormuyor. Menüler arası geçişler oldukça akıcı ve ibareler gayet açık. Bildirimler menüsü ve hızlı ayarlara rahatlıkla erişebiliyorsunuz. Ekran kilitliyken gelen bildirimler ekranda bir bir beliriyor ve istediğiniz bildirime dokunduktan sonra ekran kilidini kaldırarak direkt o bildirimin kaynağına ulaşabiliyorsunuz.

Duvar kağıtları, temalar ve ekran kılavuzunda da düzenlemeler söz konusu. Örneğin ekran kılavuzuna giderek tek ekranda görünecek uygulama sayısını artırabiliyor ya da azaltabiliyorsunuz. Ek olarak, ekranda yeniden boyutlandırma yapmak da mümkün. Mesela saat, tarih ve hava durumunu gösteren widget’a biraz basılı tuttuktan sonra karşınıza boyutlandırma ayarının geldiğini göreceksiniz.

Samsung’un MWC 2015 öncesinde, 1 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirdiği Unpacked 2015 etkinliği ile görücüye çıkardığı modellerden bir tanesi olan Galaxy S6 Edge, test merkezimizin yeni konuğu oluyor.

Genel olarak baktığımızda performanslı ve kullanışlı bir arayüze sahibiz, ancak yine de ara ara sıkıntılarla karşılaşmadım değil. Örneğin bir süre oyun oynadıktan sonra ya da bir süre mesajlaştıktan sonra uygulamadan çıkıp ana ekrana dönmek istediğinizde, uygulama logolarının birkaç saniye içinde teker teker belirdiğini görüyorsunuz. Son kullanılan uygulamaları kapatmak için ekrana adım attığınızda da yine ara ara kasmalarla karşılaşabiliyorsunuz.

Uygulama tarafına baktığımızda, Samsung’un uygulamaları dahil olmak üzere bunları devre dışı bırakma, kaldırma seçenekleriniz var. Samsung’un bilinen uygulamaları S Healt ve S Voice, S6 Edge’te de karşımıza çıkıyor. Ayrıca “Microsoft Apps” başlığına sahip klasörde de OneDrive ve Skype uygulamaları kurulu olarak geliyor. Samsung, Microsoft’la yaptığı anlaşma neticesinde kullanıcılara 100GB ücretsiz bulut depolama alanı sunuyor. Buraya son not olarak uygulama klasörlerini renklendirme seçeneğinizin olduğunu da söyleyelim.

Qualcomm Snapdragon 810 yok. Samsung’dan Exynos 7420

“Snapdragon 810 ısınıyor mu, ısınmıyor mu?” söylentileri almış başını gitmişken Samsung hiç o taraflara adım atmadı ve kendi hazırladığı 14nm 64bit Exynos 7420 çipsetiyle karşımıza çıktı. Samsung, bu seçim için “Rekabet edebilmek için en iyi imkanları kullanmak zorundayız” açıklamasını yapmıştı. Bu bağlamda 4 çekirdekli 1.5 GHz Cortex-A53 ve 4 çekirdekli 2.1 GHz Cortex-A57 işlemcisi bulunan ürün, gayet performanslı çalışıyor. Telefonda Mali-T760MP8 GPU’su ve 3GB RAM’e de (LPDDR4) yer veriliyor.

AnTuTu’da yaptığımız performans testinde, telefonun yaklaşık 68 bin puan aldığını gördük. Geekbench 3’te ise tek çekirdekte 1188, çift çekirdekte de 4312 puan elde etti. S6 Edge’te Modern Combat 5 ve Asphalt 8 gibi oyunları da test ettik. İki oyun da hem performanslı hem de Super Amoled ekranın da yardımıyla gayet güzel görüntülerle karşımıza çıkıyor. Oyunlarla bir süre vakit geçirdiğinizde yavaş yavaş yanlardaki çerçevelerden başlamak üzere telefonun biraz ısındığını fark ediyorsunuz. Normal kullanımda ise neredeyse hiç ısınmayla karşılaşmadık.

1080P 60FPS’de akıp giden videolar

Telefonun ön tarafında 5MP, arka tarafında da flash ışığıyla birlikte 16MP kamera yer alıyor. İki kameranın da gayet başarılı performanslar gösterdiğini söyleyebiliriz.

Öncelikle ön kameradan başlayalım isterseniz. 5MP değerindeki kamera, birçok özelliğe sahip. Çekim hızı gayet iyi. İnternet üzerinden gerçekleştireceğiniz görüntülü görüşmelerinizde iyi bir performans sunuyor. Zaten cihazda Skype da kurulu geliyor. Ayrıca ön kamera, 1440p’ye çözünürlük de dahil olmak üzere birçok video çekim seçeneği sunuyor.

Samsung’un MWC 2015 öncesinde, 1 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirdiği Unpacked 2015 etkinliği ile görücüye çıkardığı modellerden bir tanesi olan Galaxy S6 Edge, test merkezimizin yeni konuğu oluyor.

Arka kamera ise, 4K video çekime kadar birçok video seçeneği sunuyor. Cihaz, 4K çekimleri 5 dakika ile sınırlandırıyor ve yaptığımız denemelerde çekim kalitesinin önceki Galaxy modellerine kıyasla daha iyi olduğunu söylebiliriz ve 4K çekimdeyken cihaz daha az ısınıyor. En çok hoşuma giden ise, 60FPS değerinde çekebildiğimiz 1080p video seçeneği. Bu seçenek aktifken HDR gibi özellikleri kullanamıyoruz, ama kesinlikle çok net ve akıcı videolar elde edebiliyoruz. 30FPS 1080p videolarla kıyasladığınızda gerçekten arada ciddi bir fark olduğunu görüyorsunuz.

Ana kameranın fotoğraf çekim kalitesi de gayet iyi. Ekrana dokunarak netleme ve ışık ayarları yapabiliyor, özellikle yakın mesafe çekimlerde çok iyi sonuçlar elde edebiliyorsunuz. F1.9 diyafram açıklığı bulunduğu için (hem ön hem de arka kamerada) gece çekimlerinde de gündüz çekimleri kadar olmasa da iyi bir performansa sahip.

Batarya biraz daha iyi olsaydı…

Telefonda çıkarılamaz 2600mAh pil yer alıyor ve bu pil, günlük kullanımda genelde 1 günü görebilmenize imkan sunuyor, ama bazen sizi yarı yolda da bırakabiliyor. Üründe yüksek çözünürlüklü bir ekran teknolojisine yer verilmesi, 2600mAh bataryayı biraz güçsüz kılmış ve bu değer biraz daha fazla olabilirdi doğrusu. Güncel Galaxy modellerinde yer verilen güç tasarruf ve ultra güç tasarruf modları bu üründe de var. Yaptığımız bir testte, telefonun şarj seviyesi %1 ve ultra güç tasarruf modundayken yarım saat boyunca telefon görüşmesi yapabildiğimiz gördük.

Ek olarak, batarya hızla akıyor belki, ama bir yandan hızlı da şarj ediliyor. Eğer ofis ortamında çalışıyorsanız S6 Edge’in kutusunda gelen hızlı şarj özellikli adaptörle S6 Edge’inizi kısa sürede şarj edebiliyorsunuz. 10 dakikalık şarj süresi ile telefonu yaklaşık 4 saat kullanabilirsiniz örneğin. Tabii video izleme ve oyun oynama gibi aktiviteleri gerçekleştirmezseniz. S6 Edge, kablosuz şarj desteği de sunuyor.

Telefonda Bluetooth 4.1, NFC, GPS, kablosuz şarj desteği, GLONASS ve ANT+ bağlantı teknolojisi gibi özellikler de var.

Son sözlere gelecek olursak

Samsung Galaxy S6 Edge, özellikle tasarımı ve yüksek çözünürlüklü kavisli ekranıyla çok şık görünüyor. Samsung’un ürettiği belki de en şık telefonla karşı karşıyayız. İşlemcisinden RAM detaylarına kadar gayet performanslı çalışan ürün, geliştirilmiş arayüzü ve birçok farklı seçenek sunan kameralarıyla bu senenin en iddialı modellerinden bir tanesi. Galaxy S6 Edge’in 32GB’lık modeli ülkemizde 2999TL fiyat etiketiyle satılıyor.

Read More

Sony Xperia Z3+

Sony’nin Snapdragon 810 ile güçlendirilen yeni amiral gemisi modeli test merkezimizde.

Sony’nin bir süre önce ülkemizde satışa sunduğu yeni telefon modeli Xperia Z3+, test merkezimizin yeni konuğu oluyor. Tasarım hatları ve diğer birçok özelliğiyle Xperia Z3’ü andıran telefon, Qualcomm’un tartışmalara sebebiyet veren çipseti Snapdragon 810 ile geliyor ve bakalım nasıl bir deneyim sunuyor…

Öncelikle tasarımla başlayalım

6.9mm kalınlığında ve 144 gram ağırlığında olan Xperia Z3+ (Z3’ten daha ince ve hafif), ilk bakışda önceki Xperia amiral gemisi modellerinden pek de farklı değil. Z3 ile kıyasladığımızda, ön taraftaki kameranın konumlandırılmasında ve hoparlör tasarımında ufak farklılıklar söz konusu. Z3+’ın ön camının koruyucu film kaplı olarak kutudan çıktığını da söylemek istiyorum. Baktığımızda, cihazın ekranı ile çerçevesi arasında ufak boşluklar söz konusu, ki buralara tozlar birikebiliyor.

Sağ yan tarafa geldiğimizde, Sony’nin klasik fiziksel güç tuşunu görüyoruz. Tek elle kullanıma uygun olarak, alt tarafta konumlandırılan kamera kısayol tuşu ve ses tuşları da yine iyi düşünülmüş.

Sol yan tarafa baktığımızda, tek bir hazne karşılıyor bizi, ki onu da açtığımızda Nano sim ve microSD kart yuvalarının tek bir alanda, akıllıca birleştirildiğini görüyoruz. Üst tarafta yer alan kulaklık girişi ve alt tarafta konumlandırılan USB bağlantı noktasında koruyucu bir kapak yer almıyor. Burada da geliştirmeler yapılmış anlaşılacağı üzere. Daha önce kullanıldığı gibi bu model de IP68 sertifikasına sahip ve su – toz gibi etkenlere karşı dayanıklı.

Cihazın camla kaplı arka kısmı, Sony logosu ve 20.7MP ana kamerayla dikkat çekiyor. İncelediğimiz model siyahtı ve siyah renk, parmak izi belirginliği konusunda kullanıcıları biraz üzebilir.

Tek elle kullanıma uygun ve güzel bir tasarımı var, ancak diğer Xperia modelleriyle kıyasladığımızda tasarımsal anlamda radikal değişikliklere gidilmediğini, benzer çizgiler kullanıldığını söylemeliyiz.

Sony’nin Snapdragon 810 ile güçlendirilen yeni amiral gemisi modeli test merkezimizde.

En çok merak edilen soru: Isınıyor mu?

Telefonu kutudan çıkardıktan sonra sıra, şarj edip, sim kartımı takıp, açmaya gelmişti. Biliyorsunuz, son dönemde Snapdragon 810’un aşırı ısındığına dair birçok haber yapıldı ve Z3+’ın da ısınan ürünlerden bir tanesi olduğu söyleniyordu. Cihazı açtıktan sonra birkaç dakikalık kullanım neticesinde gerçekten de normale kıyasla belirgin bir ısı seviyesinin olduğunu anlamam uzun sürmedi, ama kısa süre sonra 3 tane yazılım güncellemesi geldi ve arka arkaya hepsini kurdum.

Güncellemelerin ardından Xperia Z3+’ı bir hafta kadar kullandım ve normal kullanımda ısındığına pek şahit olmadım. İnternette gezinmeyi seven biriyim. Bir telefonda kamera da benim için önemlidir. Hemen her gün videolar ve fotoğraflar çekerim. Ara ara aramalar ve gerektiğinde mesajlaşmalarda da bulunurum herkes gibi. Kamera kısmını saymazsak, bu işlemlerde cihazın ısınmadığını söyleyebilirim. Eğer kamera uygulaması bir süre açık kalırsa, arka tarafta işlemcinin olduğu kısımda bölgesel bir ısınma başlıyor ve siz fotoğraf ya da video çektiğiniz sürece bu ısınmayı net bir şekilde hissedebiliyorsunuz.

İşin oyun tarafına baktığımızda ise, yine ısınmaların yaşandığını görüyoruz. Telefonda Mortal Kombat X ve Asphalt 8 gibi güzel grafiklere sahip güçlü oyunları oynadık. Oyunları açtıktan birkaç dakika sonra telefonun ciddi derecede ısınmaya başladığını, 5-6 dakika içinde ise fazlasıyla fark edilir bir ısınma boyutuna eriştiğini hissediyorsunuz. Oyunlar performanslı çalışıyor, ama yüksek ısınmaya bağlı olarak ara ara donmalarla karşılaşabiliyorsunuz. Rahatsız edici bir durum olduğunu söyleyebiliriz.

5.2 inç ekran

Sony, Xperia Z3’te olduğu gibi bu modelde de 1080 x 1920 çözünürlük sunan 5.2 IPS LCD ekranla karşımıza çıkıyor. Bu modelde de Triluminos ve X-Reality görüntüleme teknolojilerine yer verilmiş. Bu sayede net ve gerçeğe yakın renklerin, görüntülerin elde edilebileceği söyleniyor. Ürünün ekranının dokunuşlara verdiği tepkiler gayet iyi, eldivenle kullanım modu da bulunuyor. Ekranın beyaz dengesini ayarlama seçeneğiniz de var. Farklı açılardan bakıldığında, kalitede pek kayıp yaşanmıyor. Dış mekanlarda, güneş altında kullandığınızda ise, camda ufak yansımalar olsa da ekran parlaklık ayarını yükselttiğinizde görüntü belirginliği olarak sıkıntı yaşamıyorsunuz. Özellikle oyun oynarken ve video izlerken ekranın görüntü kalitesinden memnun kaldığımı söylemeliyim.

Sony’nin Snapdragon 810 ile güçlendirilen yeni amiral gemisi modeli test merkezimizde.

“+”ın anlamı, Snapdragon 810

Qualcomm’un yeni çipseti MSM8994 Snapdragon 810, Xperia Z3+’ın temel güç kaynağını oluşturuyor. Cihazda 4 çekirdekli 1.5 GHz Cortex-A53 ve 4 çekirdekli 2 GHzCortex-A57 işlemci, Adreno 430 GPU, 3GB RAM ve microSD destekli 32GB dahili depolama bulunuyor.

AnTuTu’da yaptığımız testte, telefonun 51564 puan elde ettiğini gördük. Geekbench 3 testinde de tek çekirdekte 1047, çift çekirdekte de 3508 puan elde etti. Az evvel de dediğimiz gibi, telefonda birçok oyun ve uygulamayı performanslı bir şekilde çalıştırabiliyorsunuz, ama örneğin kamera ve 3 boyutlu uygulamalarda biraz zaman geçirince telefonun ısınmaya başladığını da fark ediyorsunuz.

Lollipop deneyimi

Telefon, Sony’nin son telefonlarında yer verdiği arayüzün düzenlenmiş bir haliyle geliyor. Android 5.0.2 Lollipop işletim sistemi sürümüne sahip cihaz, güncellik beklentisi olan kullanıcıları hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Diğer Xperia’larda olduğu gibi bu telefonda da ana ekranda Müzik, Albüm, Video ve PSN olmak üzere 4 büyük karşılıyor bizi. Sağlıklı yaşam uygulaması lifelog da gözlerden kaçmıyor.

Arayüz akıcı hazırlanmış ve uygulamalar arası geçişler gayet hızlı. Aradığınızı bulmanız pek uzun sürmüyor. Zira uygulamalar ekranına geldiğinizde, ister sağ üst köşedeki arama çubuğunu kullanın, isterseniz de ekranı soldan sağa doğru çektiğinizde karşınıza gelen seçeneklerden kullanımınıza en uygun tercihleri yapın. Böylece zaman kaybetmiyorsunuz.

Yine 20.7MP kamera

Sony, yıllardır 20.7MP kamerasını geliştirerek kullanmayı sürdürdü ve Z3+’da da 20.7MP Exmor RS sensörlü kamerasıyla karşımıza çıkıyor. Kameraya sağ yan tarafta bulunan kısayol tuşuyla hızla ulaşmak mümkün. Hem ön hem de arka kameranın birçok farklı çekim modu bulunuyor ve iki kameranın da çekim kaliteleri başarılı. Örneğin arka kamera ile 1080p 60FPS videolar çektiğimde güzel sonuçlar elde ettim. Ön kamerayla da HDR kullanarak güneş altında güzel fotoğraflar çekebildim. Ancak iki kameranın da fotoğraf çekim sürelerinin rakiplerine kıyasla biraz hantal olduğunu, bu sebeple de kaydedilmek istenen hareketli görüntülerin kaçırılabildiğini, bulanık çıkabildiğini söylemek istiyorum.

Sony’nin Snapdragon 810 ile güçlendirilen yeni amiral gemisi modeli test merkezimizde.

Kamerada biraz daha detaya inecek olursak, arka kameranın HDR çekim modu mevcut. 4K videolar çekebiliyorsunuz. Timeshift ve Ar Efekti gibi Sony’nin diğer modellerinde de yer verdiği özelliklere sahipsiniz. Ön kamerada da panorama çekim modu, HDR ve 1080p video çekme gibi özellikler var.

<a href="/index/sony" target="_blank" rel="tag">Sony</a> <a href="/index/xperia-z3" target="_blank" rel="tag">Xperia Z3</a>+'ın <a href="/index/kamera" target="_blank" rel="tag">kamera</a> <a href="/index/performans" target="_blank" rel="tag">performans</a>ı - <a href="/index/ornek-fotograflar" target="_blank" rel="tag">Örnek fotoğraflar</a>

<a href="/index/sony" target="_blank" rel="tag">Sony</a> <a href="/index/xperia-z3" target="_blank" rel="tag">Xperia Z3</a>+'ın <a href="/index/kamera" target="_blank" rel="tag">kamera</a> <a href="/index/performans" target="_blank" rel="tag">performans</a>ı - <a href="/index/ornek-fotograflar" target="_blank" rel="tag">Örnek fotoğraflar</a>

Pil tarafı

Xperia Z3+’da 2930mAh pil yer alıyor. Z3’teki 3100 mAh pille kıyaslayınca biraz düşüş var. Sim kart ve microSD kart haznelerinin ufaltılması ve cihazın ince – hafif boyutlara getirilmesini göz önüne alırsak pildeki azalmayı da normal karşılayabiliriz. Telefon, tek şarj ile bir günlük kullanım sunuyor. Eğer Stamina güç tasarruf modunu açarsanız, kullanım süreniz biraz daha artabiliyor, ama bu kez de telefonun performansında tasarruf amaçlı olarak düşüşler yaşanabiliyor.

Hoparlör ve ses kalitesi

Xperia Z3+’ta yer verilen hoparlör, genel olarak iyi bir iş çıkarıyor. Yüksek seviyede ses pek bozmadan, rahatsızlık yaratmadan sunabiliyor. Zaten hem hoparlör için hem de kulaklıkla dinlediğinizde birçok farklı ses profiline sahip olduğunuzu görüyorsunuz. İsteğinize göre ayarlamalar yaparak en iyi ses kalitesine ulaşabiliyorsunuz. Müzik klasörünün kullanımı, şarkı ve albümler arası geçişler de oldukça rahat diyebilirim.

Son sözlere gelecek olursak

Xperia Z3+, güzel bir tasarıma sahip, özellikleri de güçlü, ama Z2 ve Z3 sahipleri için pek de cezbedici durmuyor. Çünkü başta tasarım hatları olmak üzere birçok unsur benzerlikler gösteriyor. Cihazın en önemli farkı olarak Snapdragon 810 çipseti gösterebiliriz, ki o da uygulama çalıştırma esnasında ısınarak kullanıcıları zor durumda bırakabilir. Snapdragon 810 tercihi pek de doğru olmamış açıkçası. Sony’den Android Lollipop’lu yeni telefonuna güncellemeler gelir mi, bunu da zamanla göreceğiz.

Xperia Z3+, ülkemizde 2.499 TL fiyat etiketiyle satılıyor.

Read More

Piyasadaki en iyi Akıllı telefonlar

Son aylarda akıllı telefon pazarında birçok iddialı telefon tanıtıldı. İşte piyasadaki en iyi Android telefonlar;

Samsung Galaxy S6

İşletim sistemi: Android 5.0.2
Ekran boyutu: 5.1-inç
Çözünürlük: 1440×2560 piksel
Hafıza: 3GB
Depolama: 32/64/128GB
Pil: 2550mAh
Arka kamera: 16MP
Ön kamera: 5MP

Sitemizdeki Galaxy S6 incelemesi için tıklayın.

Samsung Galaxy Note 5

İşletim sistemi: Android 5.1.1
Ekran boyutu: 5.7-inç
Çözünürlük: 1440×2560 piksel
Hafıza: 4GB
Depolama: 32/64GB
Pil: 3000mAh
Arka kamera: 16MP
Ön kamera: 5MP

Sitemizdeki Galaxy Note 5 incelemesi için tıklayın.

LG G4

İşletim sistemi: Android 5.1
Ekran boyutu: 5.5-inç
Çözünürlük: 1440×2560
Hafıza: 3GB
Depolama: 32GB
Pil: 3000mAh
Arka kamera: 16MP
Ön kamera: 8MP

Sitemizdeki LG G4 incelemesi için tıklayın.

HTC One M9

İşletim sistemi: Android 5.1
Ekran boyutu: 5.0-inç
Çözünürlük: 1080×1920
Hafıza: 3GB
Depolama: 32GB
Pil: 2840mAh
Arka kamera: 20MP
Ön kamera: 4MP

Sitemizdeki One M9 incelemesi için tıklayın.

Sony Xperia Z3+

İşletim sistemi: Android 5
Ekran boyutu: 5.2-inç
Çözünürlük: 1080×1920
Hafıza: 3GB
Depolama: 32GB
Pil: 2930mAh
Arka kamera: 20MP
Ön kamera: 5.1MP

Sitemizdeki Xperia Z3+ incelemesi için tıklayın.

Samsung Galaxy S6 Edge

İşletim sistemi: Android 5.0.2
Ekran boyutu: 5.1-inç
Çözünürlük: 1440×2560
Hafıza: 3GB
Depolama: 32/64/128GB
Pil: 2600mAh
Arka kamera: 16MP
Ön kamera: 5MP

Sitemizdeki Galaxy S6 Edge incelemesi için tıklayın.

HTC One M9+

İşletim sistemi: Android 5.0.2
Ekran boyutu: 5.2-inç
Çözünürlük: 1440×2560
Hafıza: 3GB
Depolama: 32GB
Pil: 2840mAh
Arka kamera: 20MP
Ön kamera: 4MP

Sitemizdeki One M9+ incelemesi için tıklayın.

Samsung Galaxy S6 Edge+

İşletim sistemi: Android 5.1.1
Ekran boyutu: 5.7-inç
Çözünürlük: 1440×2560
Hafıza: 4GB
Depolama: 32/64GB
Pil: 3000mAh
Arka kamera: 16MP
Ön kamera: 5MP

Sitemizdeki Galaxy S6 Edge+ incelemesi için tıklayın.
Huawei Mate S

İşletim sistemi: Android 5.1.1
Ekran boyutu: 5.5-inç
Çözünürlük: 1080×1920
Hafıza: 3GB
Depolama: 32/64/128GB
Pil: 2700mAh
Arka kamera: 13MP
Ön kamera: 8MP

OnePlus 2

İşletim sistemi: Android 5.1
Ekran boyutu: 5.5-inç
Çözünürlük: 1080×1920
Hafıza: 4GB
Depolama: 16GB
Pil: 3300mAh
Arka kamera: 13MP
Ön kamera: 5MP

 

Read More

HTC One M9+

HTC One M9+

HTC’nin 2K çözünürlüğündeki modeli ülkemizde satışa sunuldu. Peki nasıl bir telefon? İşte bu ve daha fazla sorunun cevabını incelememizde veriyoruz.

Tayvanlı şirket One M9’dan sonra M9+’ı kullanıcıların beğenisine sundu. En başta Asya pazarında çıkan 5.2 inç’lik yeni canavar, daha sonra ülkemizde tüketicilerle buluştu. M9+, M9’da eksik olan bazı kısımları tamamlayan bir telefon. 2K ekran konusunda bazı kullanıcılardan HTC’ye geri dönüşüm gelmişti. Neyse HTC sonuç olarak 2K kervanına katılmış oldu. Şimdi M9+’ın nasıl yetenekleri olduğuna bakalım.

Tasarım ve kasa kalitesi

HTC’nin genel olarak yaptığı tasarımları ve kasa kalitesini beğenirim. Belirli kriterleri olan bir üretici ve tasarım konusunda bazı noktalarda kesinlikle takıntılı. Ancak son dönemlerde diğer şirketlerin tasarımda ve materyalde yaptığı değişiklikler rekabetin biraz daha sıcaklaşmasına sebep oldu.

Tayvanlı şirket M7’den beridir tasarımda belirli bir çizgi tutturdu ve bu çizginin temelinde devam ediyor. Üst segment modellerden orta seviye Desire ailesine kadar ana hatlar belli. HTC, M9’da bazı kısımlarda tazeleme yaptı. Mesela güç düğmesinin sağ tarafa alınması, ses düğmesinin iki parça olması gibi değişiklikler var. Aslında yenileme çalışmaları kullanımı biraz daha geliştirmeye yönelik.

M9+, M9’la tasarım olarak aynı. Yekpare, kaliteli metal kasaya sahip. İki model arasındaki farklar boyut ve ağırlıkla başlıyor. M9+, 150.99 x 71.99 x 9.61 mm boyutunda ve 168 g ağırlığında. M9 kalınlık olarak ağabeyiyle aynı, ama genişlik ve uzunlukta biraz daha kısa. Ağırlığı ise 157 g. Tabii bunun dışında 5.2 inç’lik 2K çözünürlüğündeki ekranı unutmamak gerekli. Ayrıca M9+’ta M8’den bildiğimiz çift kamera sistemi ve ayrıca parmak izi okuyucu bulunuyor. Fakat şunu kesinlikle unutmayın, bu parmak izi okuyucu bir düğme değil. Sadece tarayıcıdan ibaret. Sağ tarafta M9’dan da bildiğimiz gibi microSD kart yeri, ses düğmeleri ve güç düğmesi bulunuyor. Sol tarafta ise sim kart girişi var. Altta kulaklık ve USB girişi konumlandırılmış. Dolby’nin ses teknolojisi destekli BoomSound hoparlörler olmazsa olmazlardan. Bununla birlikte parmak izi sensörü alt taraftaki hoparlörü ikiye bölmüş.

HTC’nin 2K çözünürlüğündeki modeli ülkemizde satışa sunuldu. Peki nasıl bir telefon? İşte bu ve daha fazla sorunun cevabını incelememizde veriyoruz.

Ekrandaki değişiklikler

HTC One M9’da M8’le aynı Super LCD3 ekran vardı. M9+’da da Super LCD3 kullanılmış. Farkı ise boyutu, çözünürlüğü ve ppi değeri. 5.2 inç’lik ekran baştan beridir bahsettiğim 2K yani 1440 x 2560 çözünürlüğe sahip. 565 ppi değeri var. Değerler gayet iyi.

M9+’ın ekranı kesinlikle çarpıcı, ancak Super AMOLED gibi parlak değil. Renklerin canlılıkları göze gayet iyi geliyor. Yüksek çözünürlük, M9’dan daha iyi bir görünüm sağlıyor. Görüş açılarında sorun çıkarmıyor. Güneş altında ekran gözüküyor, ama parlaklığı biraz açmak gerekebilir. Genel manada ekranı beğendim. Dokunmatik tepkimeleri hızlı, sorun olmuyor. M8’den beridir devam eden siyah çerçeve ve HTC logosu yine eksi olan kısımlar. Ah HTC keşke M9’la birlikte tasarımda bu kısımları kaldırsaydın.

Yazılım ve arayüz

Sense 4’ten sonra Sense arayüzünde bir hayli değişiklikler oldu. HTC her yeni sürümle birlikte arayüzü biraz daha stabil ve işlevsel hale getirdi. Sense 7 ile birlikte altyapı biraz daha toparlanmış olsa da, genel manada 7 sürümü 6 sürümüne göre görsellik değişiklikler içeriyor ve birkaç yeni özellik ekliyor. M9 incelemesinde de değindiğim Sense Home ve Temalar farklılıklardan bazıları. Kısaca Sense Home’da Home Widget’ı kullanıcının nerede bağlı olduğuna göre 8 ana uygulamayı (Veya klasörleri) ekrana getiriyor. İş, ev de dışarıda olma durumuna bağlı olarak ana uygulamalar değişiyor.Home kullanıcının alışkanlıklarını öğreniyor ve uygun uygulamaları yeniden düzenliyor. İsterseniz Sense Home’u devredışı da bırakabilirsiniz.

Temalar özelliğinde ise duvar kağıdını, uygulama simgelerini, yazı tipini özelleştirebiliyorsunuz. Çektiğiniz bir fotoğrafı tema olarak kullanabilirsiniz. Mesela güzel bir ormanlık alanın fotoğrafını çektiniz diyelim, M9+ kısaca temayı oluşturmak için fotoğrafı analiz ediyor ve uygun olan renkler, simgeler, yazı tipi gibi noktaları ayarlıyor. Ayrıca başka kullanıcılar tarafından veya HTC tarafından hazırlanmış hazır temalar var. Bunları da indirip, kullanabilirsiniz.

HTC’nin 2K çözünürlüğündeki modeli ülkemizde satışa sunuldu. Peki nasıl bir telefon? İşte bu ve daha fazla sorunun cevabını incelememizde veriyoruz.

Performans

HTC One M9+’ın M9’la tasarımsal olarak farklılıkları var. Ama en büyük farkı ise iç tarafta yani bileşenlerde. Kasanın altında tanıdık bir isim olan MediaTek’in 8 çekirdekli Helio X10 sistem çipi var. Diğer adıyla MT6795T. 2.2 GHz’de çalışan bu çipe PowerVR G6200 GPU’su ve 3 GB RAM eşlik ediyor. Bu muhteşem üçlü kağıt üstünde güzel gözüküyor değil mi? O zaman biraz daha detaylara girelim.

M9+ rutin bir kullanımda hızlı ve iyi, diğer yandan performans tutarsızlıkları da var. Telefonda gecikmeler yaşanabiliyor, birkaç kere başıma geldi. Asphalt 8: Airborne veya Dead Trigger 2 gibi grafik yükü ağır oyunlar oynanıyor. Mesela Dead Trigger 2’de grafik ayarlarını en yükseğe çektiğimde oyunu oynadım, ama bazı zamanlar FPS düşüşleri oldu. Diğer taraftan Subway Surfers gibi daha temel ve basit bir yapımda en başta çok ufak bir yavaşlama gerçekleşti, ancak oyuna daha sonra girdiğimde böyle bir durum olmadı. Sanırım anlık yazılımsal bir sorundan gerçekleşmiş olabilir. M9+’la ilgili diğer gözlemlediğim kısımlardan biri oyun oynarken hızlı ısınması oldu. Isınması normal ama biraz hızlı ısınıyor, en azından bana böyle geldi. Telefon 32 GB’lık dahili depolama alanına sahip. Bunun neredeyse 23 GB’ı kullanıcıya ait. 2 TB’a kadar da microSD kart desteği var.

Performanstan bu kadar söz etmişken ses performansına değinmeden olmaz. Dolby Audio destekli BoomSound hoparlörler oldukça leziz. HTC ses konusunda kesinlikle her modelle birlikte sağlam işe imza atıyor. Zaten M9’un ses performansını sevmiştim (M8’den daha iyi ve yüksek). M9+’ta beklediğim gibi sonuçla karşılaştım. Çağrılarda da ses kalitesi iyi.

HTC’nin 2K çözünürlüğündeki modeli ülkemizde satışa sunuldu. Peki nasıl bir telefon? İşte bu ve daha fazla sorunun cevabını incelememizde veriyoruz.

Kamera nasıl?

M9+ kamera konusunda M8’in ayak izlerini takip ediyor. M8’in ultrapiksel kamerasında düşük piksel sorun oldu. M9’da ise HTC geleneksel tek kameraya geçiş yaparak işi düzeltmeye çalıştı. Sonra çıkan güncellemelerle kamera daha iyi hale geldi.

HTC One M9+’da 2.1 MP’lik ayrı bir sensörle birlikte 20 MP’lik ana kamera var. Çift LED flaş ve otomatik odaklama bulunuyor. İkili kamera sisteminin temelini sizlere özet geçeyim. Üst sensör alan derinliğini hesaplıyor. Sensör fotoğraf karesi içinde bulunan nesnelerin mesafesini ve konumunu analiz ediyor. Her fotoğrafın içine gömülü bir derinlik haritası oluşturuyor. Derinlik haritasının oluşturulması fotoğrafta daha sonra odaklama, bir nesneyi kopyalama ve yapıştırma, arka planı bulanıklaştırma gibi işlevlerin yapılmasını sağlıyor. Diğer bir deyişle öndeki nesnenin ayrıntılı, arkasının bulanık olduğu fotoğraflar yazılımsal gerçekleşmiyor. M9’da ise bu durum yazılımsal bir özellikti. M9’la arada olan diğer büyük farklardan birisi böyle.

M9+, M8’in kamerasına oranla birkaç adım önde, hatta depar atarak öne geçmiş vaziyette. Genel manada fotoğraf kalitesi iyi, bununla birlikte bazı tutarsızlıklar da var. Açık havada yaptığım deneme çekimlerinde bazı fotoğraflarda nedense renkler biraz soluk ve yumuşak çıktı. Bir iki tanesinde ise parlaklık birazcık fazlaydı ve detaylar ortalamanın biraz daha üstünde oldu. Yanımda olan iPhone 6 ile aynı şekilde yaptığım çekimlerde bu tür durumlara rastlamadım. Düşük ışık koşullarında ise ufaktan kumlanma olabiliyor. Ön kısımda HTC’nin ünlü ultrapiksel kamerası var. Selfie’ler konusunda gayet başarılı.

 

Pil durumu

HTC’nin eleştirdiğim yanlarından biri pil değeri. İllaki beklediğimin altında değere sahip pil kullanılıyor. Gönül en aşağı 3000 mAh pili M9+’ta görmek isterdi, ancak M9’la aynı pil kullanılmış. M9+’ta kısaca 2840 mAh’lık pil bulunuyor.

HTC’nin 2K çözünürlüğündeki modeli ülkemizde satışa sunuldu. Peki nasıl bir telefon? İşte bu ve daha fazla sorunun cevabını incelememizde veriyoruz.

İki saatlik Full HD video izleme, bir saat müzik, bir saat oyun, iki-üç saat telefon görüşmesi (Aralıklı olarak) ve biraz da internette sörf derken M9+ dokuz buçuk saat civarında kullanım süresi sundu. Daha tipik bir kullanımla bu süre biraz daha artacaktır. Ancak artan ekran çözünürlüğünün pilde büyük etkisi var. İşte bu yüzden HTC’ye kızgınım, keşke biraz daha büyük değerde pil olsaymış sevgili HTC. Acil durumlar için Üstün Güç Tasarruf Modu da kullanılabilir.

Parmak izi farkı

Hatırlarsanız parmak izi özelliği de HTC One Max’ta vardı. Arka tarafa konumlandırılmış olan parmak izi tarayıcı bana göre başarılı değildi. Parmak izini okumadığı zamanlar oluyordu. HTC kazandığı tecrübeyi One M9+’ta iyi değerlendirmiş. Alt tarafta düğme gibi gözüken ama düğme olmayan parmak izi tarayıcımız var.

Telefonu uykudan uyandırmak ve ana ekrana dönmek için parmak izi özelliği kullanılıyor. Toplamda 5 parmak izi kaydı yapılabilir. One Max’in parmak izi tarayıcısından kesinlikle daha üstün. İleride satın alımlarla ilgili destek de gelecektir.

Sonuç ne oldu?

HTC One M7, M8 ve M9’u kullandım. M9+’ı incelerken eski telefonlardan edindiğim tecrübeyle elimden geldiği kadar tüm noktalara bakmaya çalıştım. Açıkçası HTC One M9+ gayet şık ve kaliteli bir cihaz. Günlük işleyişte performansı oldukça iyi. Ekran konusunda bana göre Full HD yeterli, ama 2K çözünürlükte oyun oynaması, video izlemesi veya bir şeyler okuması çok rahat oluyor.

Eğer şu anda elimde M7 veya dengi bir cihaz olsaydı, direkt olarak M9+’ı düşünebilirdim. Ancak M8 veya dengi bir telefon varken HTC’nin sonbaharda çıkaracağını söylediği yeni üst düzey modelini bekleyebilirim.

Read More

LG G4

LG G4

LG’nin yeni sıradışı amiral gemisi modeli test merkezimizde.

Akıllı telefonlar arasındaki rekabet son hızıyla sürüyor. Her sene olduğu gibi bu yıl da birçok amiral gemisi modeliyle karşılaştık ve karşılaşmaya devam ediyoruz. Firmalar, üst seviye telefonlar için daha gelişmiş kamera, daha performanslı işlemci, daha kullanışlı arayüz ve rahat bir tasarım gibi etkenler üzerine yoğunlaşırken, LG’den biraz daha farklı bir hamle geldi. Tabii ki LG de her özelliğiyle üst seviye performans sunmayı amaçlıyor, ama yeni amiral gemisi G4, özellikle tasarımıyla diğer amiral gemilerinden ayrılmayı başarıyor. Bu da LG’nin yeni amiral gemisini tanıtırken üzerinde en çok durduğu ve önem verdiği başlıca özelliklerdendi.

Hatırlarsınız, geçtiğimiz sene kavisli tasarıma sahip birçok telefon hazırlandı. Hatta bir süre önce LG’den G Flex 2 de gelmişti. Peki ama G4’te nasıl bir politika izlenir diye merak ediyorduk, ki G4 de hafif kavisli ve arka tarafı deri kaplı bir tasarımla karşımıza çıktı.

Farklı bir tasarım

G4’ün en güçlü taraflarından bir tanesini, farklı tasarımı oluşturuyor diyebiliriz. Tabii ki bu, her üründe olduğu gibi teknolojiseverlerin beğenisine kalmış bir durum, ama G4’teki önemli çalışmalar da görmezden gelinemez. Firma, G4’te ortaya doğru hafif kavisli ve yere düştüğünde de hafif esneyebilen bir tasarım kullanmış. Böylelikle telefonu yüz üstü düşürürseniz darbeler dışarıya doğru çıkıntılı ekran köşelerinden emiliyor ve ekranın orta kısmı, yani en hassas noktasının ağır bir darbe almasının önüne geçiliyor.

Tabii hafif kavisli olması, telefonda bir şeyler izlediğinizde ekranın göz şeklinize göre daha net bir görüntü sunmasını ve yansımaları azaltmasını sağlıyor. Ayrıca avucunuzda rahat bir tutuş ve telefonu yüzünüze götürdüğünüzde de yine yüz şeklinize göre konforlu bir kullanım hissiyatı uyandırıyor. Ve evet, arka cepte ya da ön cepte taşınmasında da bir sorun yok.

G4’ün tasarımında bir diğer dikkat çekici unsur ise, çıkarılabilir arka kapakta kullanılan gerçek deri kaplama. LG, G4’te hem bir doğallık hem de farklı bir şıklık, farklı bir görünüm elde edebilmek için bu yönteme başvurmuş. Gerçek deri kullanıldığı için de acaba yıpranır mı diye pek dert etmenize gerek kalmıyor. Firma, deri kapak tasarımında birçok farklı renk seçeneği sunduğu gibi porselen görünümlü plastik kapak seçeneklerini de kullanıcılara sunuyor. Artık hangisi hoşunuza gidiyorsa.

LG’nin yeni sıradışı amiral gemisi modeli test merkezimizde.

Arka kapak açılıyor, pil, çıkarılıyor, microSD kart takılabiliyor

LG’nin G4’te üzerinde durduğu noktalardan bazıları da arka kapağın açılması, pilin çıkarılabilir olması ve microSD kart desteğinin sunuluyor olması. Tamam, bu tip özellikler yeni değil, ama milyonlarca kişi tarafından tercih ediliyor ve artık yeni çıkan bazı telefon modellerinde bu özelliklerin yer almadığını görüyoruz. İşte LG de eski olmasına rağmen kullanışlı olan bu özellikleri G4’te de kullanıcılara sunmak istemiş.

Telefonda 3000mAh değerde çıkarılabilir pil yer alıyor ve 32GB’lık dahili hafızayı microSD ile 128GB’a kadar yükseltebiliyorsunuz.

Sihirli tuşlar yine arkada

LG, telefonun ön ve yan taraflarında yine herhangi bir fiziksel tuşa yer vermiyor. “Sihirli Tuşlar” olarak adlandırdığı fiziksel tuş takımı, yine telefonun arkasında, kamera bölgesinde yer alıyor. Güç tuşu, ses açma ve kapama tuşları, yeni tasarımlarıyla bizleri karşılıyor. Eğer daha önce güncel bir LG modeli kullandıysanız bu tuşlara alışmanız uzun sürmüyor, ama eğer kullanmadıysanız, öteki telefonlardaki alışkanlıklarınız gereği önde veya yanlarda tuşlar aramanız normal. Bu da uzun sürmeyecektir aslında. Çünkü G4’ün rahat bir kullanımı var.

Yepyeni bir ekran

LG, G3’te 5.5 inç IPS LCD 2K ekrana yer vermişti. G4’te de 5.5 inç IPS LCD 2K ekran bulunuyor. Böyle söylediğimizde arada fark yok gibi duruyor belki, ama birçok geliştirmenin olduğunu söylemeliyiz. 1440 x 2560 çözünürlük sunan ekran, 538ppi değerinde ve LG bu ekranı IPS Quantum olarak adlandırıyor. Yani diğer ekran tiplerine kıyasla daha fazla ışık sunuyor, daha net ve daha gerçekçi renkler sunuyor. Yaptığımız karşılaştırmalarda da LG G4’ün gerçekten hoş bir ekranının olduğunu, yüksek çözünürlüklü videolarda ve 3 boyutlu oyunlarda çok iyi performans gösterdiğini gördük. Dış mekanda, güneş altındaki kullanımda da belirginlik oranı iyi düzeydeydi.

Ekranın dokunmatik performansı da gayet başarılı. Kullandığım süreçte hemen hemen hiçbir sorunla karşılaşmadım.

LG’nin yeni sıradışı amiral gemisi modeli test merkezimizde.

Snapdragon 808

Yeni Snapdragon 810’u tercih etmeyen üreticilerden biri de LG oldu. LG, yeni amiral gemisi modelinde yine Qualcomm’la hareket etti ve Snapdragon 808 çipsetiyle boy gösterdi. Özellikle 3 boyutlu uygulamalar, video gösterimleri ve kamera performansı konusunda iyi işler çıkardığı bildirilen 808, yaptığımız testlerde de iyi işler çıkardı diyebiliriz.

Telefonda Dead Trigger 2 ve Asphalt 8 gibi güzel grafiklere sahip oyunları test ettik. Hepsini de rahat bir şekilde açabilen cihaz, önemli bir ısınma seviyesine de ulaşmadı. Tabii ki uzun süreli oynayışlarda ısınmalar yaşanıyor ve bunları fark ediyorsunuz, ancak çok rahatsızlık veren bir seviyeye ulaşmadığını belirtelim.

Telefonda 2 çekirdekli 1.82 GHz Cortex-A57 ve 4 çekirdekli 1.44 GHz Cortex-A53 işlemcisi, Adreno 418 GPU’su ve 3GB RAM yer alıyor. G4, AnTuTu testimizde 50128 puan, Geekbench 3 testimizde de tek çekirdekte 1110, çift çekirdekte de 3543 puan alarak performanslı bir telefon olduğunu yineledi.

Android 5.0.1 Lollipop ve yeni arayüz

Telefon, Android 5.0.1 Lollipop işletim sistemi sürümüyle geliyor. LG, bu telefonunda kendi hazırladığı arayüzünün de son halini kullanıyor. LG Optimus UX 4.0 UI, kullanışlı ve performanslı bir arayüz. Kafa karıştıracak bir detaya sahip değil. Kısayollar, bildirimler menüsü, ayarlar ve diğer detayları kurcalarken zorlanmıyorsunuz.

Ayarları kurcalarken, ekranın alt kısımda yer verilen Android kısayol tuşlarının dizilimlerini değiştirebildiğinizi ve bazı eklemeler yapabildiğinizi de görebiliyorsunuz. Mesela tek elle kullanırken ekranın üst tarafına erişmek için hamle yapmaktansa kısayol tuşu sayesinde bildirimler ekranına ulaşabilirsiniz.

Kameralar

Kamera yazılımını açtığımızda, üst tarafta 3 farklı seçeneği kullanabileceğimizi görüyoruz. Bunlar, Basit, Temel ve Manuel mod. Basit modda hiçbir ayarla uğraşmadan fotoğraf çekiyor, temelde telefonun sunduğu seçenekleri kullanıyor, manuel’de ise netleme ve ışık ayarları da dahil birçok detayı kendiniz yapabiliyor, böylece cihazın kamerasını biraz daha profesyonel hale getirebiliyorsunuz.

LG’nin yeni sıradışı amiral gemisi modeli test merkezimizde.

Telefonda 16MP değerde lazer ana kameraya yer veriliyor. Bu kamerada dikkat çekici birkaç faktör var. Bunlardan ilki, arkada yer alan renk spektrum sensörü. Diğer faktör ise, kameranın F1.8 açıklık oranıyla geliyor olması. Böylelikle düşük ışıkta dahi fotoğraflarınıza derinlik katarak olabildiğince hızlı, net ve ışık düzeyi yeterli çekimler gerçekleştirebiliyorsunuz. Optik görüntü sabitleyici özelliği de bulunan ana kamera, HDR, Panorama gibi seçenekler de var. Yaptığımız testlerde, 4K çekim özelliğinin cihazı fazla ısıtmadığını, ağır çekim özelliği sayesinde de eğlenceli videoların ortaya çıkdığını gördük.

Ön kamera ise, 8MP değerinde. Ön kamerada da HDR, zamanlamalı çekim, makyaj modu ve sesle çekim gibi seçenekler var.

Sonuç olarak hem ön hem de arka kameraların özellikle fotoğraf çekim kalitelerini beğendiğimi söyleyebilirim. Video tarafında da başarılı sonuçlar var. Kamerayı seri bir şekilde kullanarak birkaç saniyede birçok örnek elde edebiliyorsunuz ve örneğin fotoğraflarınızın Raw formatına, yani ham hallerine de erişebiliyorsunuz. Böylece isterseniz bunları daha sonra düzenleyebilirsiniz.

Pil performansı

Telefonda çıkarılabilir 3000mAh değerde pil bulunuyor. Pilin çıkarılabilir olması birçok kullanıcının hoşuna gidecektir. Tabii yüksek çözünürlüklü 5.5 inç değerde bir ekrana sahip olunca da pil değeri ve performansı ayrıca önem kazanıyor. Güç tasarruf modunun da yer aldığı telefon, tam şarj ile bir günü rahatlıkla çıkarmanıza imkan sunuyor.

Son sözlere gelecek olursak

LG G4, performanslı bir ürün. Gerek ekranı, gerekse de kameralarıyla kullanıcılarını memnun edebilecek bir düzeyde. Ve tabii ki farklı da bir ürün. Bu farklılıkla kavisli tasarım ve deri malzemeli arka kapağın etkisi de büyük. Bu, farklı görünmekten hoşlanan kullanıcıların hoşuna gidecektir tabii ki, ama rakiplerine kıyasla nasıl bir ilgi görür, bunu da ilerleyen zamanlarda göreceğiz. LG’nin yepyeni bir cihaz oluşturmaya yönelik cesur bir adım attığını söyleyebiliriz. LG G4, ülkemizde 2.199 TL fiyat etiketiyle teknolojiseverlere sunuluyor.

Read More

Samsung Galaxy Note 5

Samsung’un yeni Note modeli test merkezimizin konuğu oldu.

Samsung’un Note ailesi ile yeni bir pazar ortaya çıkardığını söyleyebiliriz. Büyük ekranı ve kalemiyle dikkat çeken bu ürünler, yıllar geçtikçe daha da popüler olmaya başladı. Öyle ki farklı firmalardan da bu tipte ürünler görebiliyoruz. Samsung bundan kısa bir süre önce düzenlediği etkinliğinde, yeni modelleri olan Note 5’i ve S6 Edge+’ı görücüye çıkarmıştı. Bugünkü incelememizin konuğu ise, Note ailesinin yeni ve en gelişmiş üyesi Note 5 oluyor.

Değişen tasarım çizgileri

Samsung, Galaxy S6 ve S6 Edge’te yer verdiği farklı tasarım çizgileriyle teknolojiseverlerin beğenisini kazanmıştı. Renk seçeneklerinden kullanılan metal ve cam malzemelere kadar hemen her detay, gerçekten göz okşuyordu ve şimdi bu detayları Note 5’te de görebiliyoruz.

7.6mm kalınlığında ve 171 gram ağırlığındaki cihazın ön alt tarafında parmak izi okuyucu sensörlü Home – Ana ekran tuşu yer alıyor. Parmak izi okuyucu sensörün S6’daki gibi iyi bir performans sunduğunu belirtelim. Alt tarafa baktığımızda bir de S-PEN karşılıyor bizi. Sağ tarafta konumlandırılmış ve bu kez mekanik yaylı sistem kullanılmış. Böylece kalemi daha rahat çıkarıp yine yerine yerleştirebiliyorsunuz. Ancak ters yerleştirirseniz arıza çıkabilir ve cihazınız garanti dışı kalabilir.

Ürünün ekranı, ön tarafta büyük bir yer kaplıyor ve dikkat ederseniz yanlardaki çerçeve incelik oranı da gayet iyi. Tasarımsal olarak birçok detay S6 ile aynı. Cihazın yanlarında kullanılan kıvrımlı metal çerçeve, ürünün hem albenisini artırıyor hem de tutuş hissiyatını kuvvetlendiriyor. Arka tarafta ise, cam tasarım ve flash ışığıyla birlikte 16MP değerdeki kamera karşılıyor bizi. Tabii cam tasarım sebebiyle bazen avuçta terlemeler olabiliyor ve cam yüzeyde parmak izleri belli olabiliyor.

Samsung’un yeni Note modeli test merkezimizin konuğu oldu.

Tasarım tarafına genel olarak bir yorum yapmamız gerekirse, şimdiye kadar hazırlanan en şık Note telefonu olarak Note 5’i gösterebiliriz. Yalnızca tasarımsal güzelliği değil, kullanılan metal ve cam tasarım malzemeleri de teknolojiseverlerin hoşuna gidecektir.

Göz kamaştırıcı büyük ekran

Her Note cihazında olduğu gibi Note 5’in de en iddialı olduğu özelliklerinden bir tanesini ekranı oluşturuyor. 5.7 inç büyüklüğündeki ekran, yanlardan ince çerçeve tasarımının da katkısıyla iyice belirginleşiyor. Samsung’un yine Super Amoled teknolojisinden yararlandığı ekran, 1440 x 2560 çözünürlük sunuyor ve 518 ppi değerinde. Ayrıca Corning’in en son teknolojisi olan Gorilla Glass 4 korumasına da sahip.

Telefonun ekranı gerçekten çok başarılı. Hem görüntü kalitesi hem ayarlanabilir parlaklık düzeyi hem de dokunuşlara verdiği tepkiler gerçekten çok güzel. Yüksek çözünürlüklü videolar izlerken videoların gerçekten keyif verdiğini hissediyorsunuz. Aynı şekilde 3 boyutlu grafiklere sahip oyunları oynarken cihazın neredeyse bir el konsolundan farkı olmadığını fark edebilirsiniz. Ve tabii ki ekranın S-PEN kalemle olan etkileşimi de üst seviyede. Eğer bir e-kitap arşivcisiyseniz, bir tablete gerek duymadan Note 5 ile keyifli saatler geçirmeniz büyük olasılık.

Unutmadan, Note 4’ün de aynı çözünürlük ve aynı ekran büyüklüğüne sahip olduğunu belirtelim. Note 4’te de Super Amoled kullanılmıştı, ama Note 5’in biraz daha önce olduğunu söyleyebiliriz.

S-PEN kalem

Note serisinin çok önemli bir diğer özelliği ise, S-PEN kalemlerdir. Zira bir şeyler okuduğunuz, oyunlar oynadığınız ve izlediğiniz 5.7 inç büyüklüğündeki ekran, S-PEN kalem sayesinde adeta bir note defterine, bir iş çizelgesine dönüşebiliyor. Samsung, önceki Note’lardan farklı olarak bu kez S-PEN yuvasında yeni yaylı bir sisteme yer vermiş. Böylece S-PEN’i bastırarak yuvasından çıkarıyorsunuz. Eğer ekran kilidi açıksa, otomatik olarak S-PEN menüsü de yan tarafta beliriyor.

Samsung’un yeni Note modeli test merkezimizin konuğu oldu.

Hemen not alabiliyor, fotoğraflara toplu seçimler yaparak paylaşabiliyor, kesip biçebiliyor ve bir şeyler çizebiliyorsunuz. Samsung, Note 4’teki S-PEN ile adeta kalemine “PC mouse’u” nitelikleri yüklemişti. Note 5 ile bir adım daha ileri giderek kullanımı daha rahat hale getirdi diyebiliriz.

Unutmadan, S-PEN ve cihazın hızlılığı hakkında bir örnek vermemiz gerekirse… Diyelim ki hızlıca not almanız gerekiyor. Ekranı açmaya bile vaktiniz yok. S-PEN kalemi çıkarın ve kapalı ekran üzerinde yazmaya başlayın. Evet, kalemin kapalı ekran üzerinde de yazma özelliği var ve ekranı açar açmaz bu yazdıklarınız kaydediliyor.

S6’da da yer verilen Exynos çipset

Note 5, Samsung’un güncel Exynos 7420 çipsetiyle geliyor. Telefonda 4 çekirdekli 1.5 GHz Cortex-A53 ve 4 çekirdekli 2.1 GHz Cortex-A57 işlemci ve Mali-T760MP8 GPU’su yer alıyor. S6’daki gibi bunda da microSD kart girişi yer almıyor. Samsung, bu cihazlarda kullandığı hızlı okuma teknolojisiyle piyasadaki microSD kartların aynı performansta çalışması olası olmadığından böyle bir karar almış durumda.

Ve Samsung’un Note 5 ile 4GB RAM’e geçiş yaptığını görüyoruz. Note 4’te 3GB RAM kullanılmış, ardından Note Edge, S6 ve S6 Edge’te de 3GB RAM değerine yer verilmişti. Böylelikle Note 5 ile performans seviyesi biraz daha yükseliyor.

Yaptığımız testlerde, telefonun AnTuTu’da 50617 puan; Geekbench 3’te tek çekirdekte 1049, çift çekirdekte de 4176 puan aldığını gördük. Oyun testlerinde de cihazın fazla ısınmadan, çok akıcı bir şekilde performans sergilediğine tanıklık ettik. Mortal Kombat X’ten Angry Birds 2’ye kadar aklınıza gelebilecek birçok popüler oyunu rahatlıkla Note 5’in büyük ekranında deneyimleyebilirsiniz.

Samsung’un yeni Note modeli test merkezimizin konuğu oldu.

Güncel Android ve güncel TouchWiz arayüz

Note 5, Android 5.1.1 işletim sistemiyle geliyor. Samsung’un yaptığı son düzenlemelerle daha akıcı ve sade bir hale getirdiği güncel arayüzü de barındıran telefon, gayet akıcı bir şekilde kullanılabiliyor. Klasör oluşturup renklerini değiştirebiliyor, istemediğiniz uygulamaları kaldırabiliyor, arkaplanda duvar kağıdı ve daha birçok detay üzerine değişiklikler yapabiliyorsunuz.

Unutmadan, S-PEN’in yuvasından çıktığı an açılan menüde bazen ufak kasmalar yaşanabiliyor ve S-PEN’in geç tepki verdiği de olabiliyor, ama bunlar nadir gerçekleşen şeyler.

Samsung Galaxy Note 5 kamera testi – Örnek fotoğraflar

Kameralar

Note 5, optik görüntü sabitleme sistemli 16MP ana kameraya sahip ve flash ışığı da var. Bu kamerayla oldukça hızlı bir şekilde net fotoğraflar elde edebiliyorsunuz. Özellikle gün ışığında çekilen fotoğraflar çok başarılı. Düşük ışıklı koşullarda da iyi sonuçlar veriyor. Birçok çekim modu ve çözünürlüğü bulunan kamera, video tarafında da 60FPS’de 1080p videolar çekebiliyorsunuz ve bu videolar gayet akıcı bir şekilde izlenebiliyor. Ek olarak, optik sabitlemenin yanında bir de video sabitleme özelliği var, ki böylece daha net görüntüler elde edebiliyorsunuz. Telefonun 5MP değerdeki ön kamerası da arka kamera kadar olmasa da fotoğraf ve videolar konusunda iddialı. İnternetten görüntülü görüşmeler için de gayet iyi.

Samsung’un yeni Note modeli test merkezimizin konuğu oldu.

Gelelim pil tarafına

Telefonda çıkarılamaz 3000mAh pil yer alıyor. Bu pil, tek şarj ile bir günü rahatlıkla çıkarmanıza, bazen ikinci güne de ulaşmanıza yardımcı oluyor. Tabii güç tasarruf modları bu modelde de var ve acil bir durumda Ultra Güç Tasarruf modunu aktifleştirerek kullanım sürenizi saatlerce artırabiliyorsunuz. Note 5, hızlı bir sürede şarj oluyor ve kablosuz olarak da şarj aparatıyla pili doldurulabiliyor.

Telefonda Wi-Fi 802.11 a/b/g/n/ac, Wi-Fi Direct, Bluetooth v4.2, NFC, A-GPS, GLONASS, Beidou gibi bağlantı özellikleri de bulunuyor.

Son sözlere gelirken…

Note 5, tıpkı S6 gibi göz okşayan tasarımı, geliştirilmiş S-PEN kalemi ve tabii ki büyük ekranıyla ön plana çıkıyor ve üst seviye teknik özellikleri sayesinde yüksek performans sunuyor. Video oyunlarından kitaplara, ofis işlemlerine kadar aklınıza ne geliyorsa hepsini tek bir noktadan yapabileceğiniz, yeri geldiğinde ekranı birden fazla işlem için de hızlıca kullanabileceğiniz bir cihaz Note 5. Can sıkıcı bir detay olarak, arka taraftaki cam kaplama tasarım sebebiyle avuçta terlemeye yol açabildiğini ve parmak izi tuttuğunu söyleyebiliriz. Belki microSD olmaması hoşunuza gitmeyecektir, ama Samsung’un 2 yıl boyunca ücretsiz olarak 100GB kapasiteli OneDrive bulut depolama hizmetini sunduğunu da söylememiz gerekiyor.

Read More

Samsung Galaxy S6

Samsung’un yeni amiral gemisi modeli test merkezimizde.

Samsung’un bu sene üst seviyede iddialı olduğu 2 modeli Galaxy S6 ve S6 Edge, bir süredir satışta bulunuyor. Kavisli ekranı ve şık tasarımıyla beğenileri üzerine toplayan S6 Edge’i bir süre önce incelemiştik. Şimdi ise amiral gemisi modeli Galaxy S6’yı inceliyoruz. Aslında baktığımızda bu iki modelde genel olarak aynı özellikler var, ama tabii ki ayrıştıkları noktalar da var. İlk bakışta tasarımlardaki fark dikkatleri çekecektir doğal olarak. Şimdi gelin, S6’nın detaylarına birlikte göz atalım.

Önceki amiral gemisi modellerinden çok farklı

Samsung, S6 Edge’te olduğu gibi S6’da da metal tasarım ve cam kaplama malzemelere yer veriyor. Böylelikle şimdiye kadar elimize aldığımız en şık, en kaliteli Samsung amiral gemisine merhaba diyoruz. Cihazın gerçekten güzel bir tasarımı var. Yanlardan kıvrımlı olarak hazırlanan ürün, ön ve arka taraflarında kullanılan Corning Gorilla Glass 4 camlarla da ayrı bir sağlamlık, ayrı bir şıklık hissiyatı uyarıyor. Örneğin, eğer elinizde beyaz bir S6 varsa, özellikle ışık altında cihaz adeta lamba gibi parlıyor. Böyle bir renkte parmak izleri de pek belli olmuyor haliyle.

 

Telefonun ön tarafına baktığımızda, Home ana ekran tuşunun yerini koruduğunu görüyoruz. Sağ yan tarafta güç tuşunu, sol yan tarafta da ses tuşlarını görüyoruz. Bağlantı – şarj noktası ve hoparlör çıkışı da alt tarafta konumlandırlmış. Hoparlörün pek iddialı olmadığını, ama yine de birçok kullanıcıyı memnun edecek düzeyde olduğunu söyleyebiliriz.

Arka tarafa baktığımızda ise, kamera ışığını ve köşeli çerçeveli olarak tasarlanmış kamerayı görüyoruz. Kamera S6 Edge’te de olduğu gibi bu modelde de çıkıntılı tasarlanmış ve özellikle sert bir zemine telefonu bıraktığınızda biraz sıkıntı yaratabilir. Öte yandan cam kaplamanın da etkisiyle arka kısmın çok güzel göründüğünü yine söyleyelim.

Dayanıklılık ve kullanılabilirlik

S6, 6.8mm kalınlıkta, 138 gram ağırlığındaki telefon, tek elle kullanıma uygun. Kayma ve terlemelere sebebiyet vermediği gibi sizi yormuyor da. Öte yandan, kullandığınız her an tanık olduğunuz şıklığın sizi mutlu edebileceğini de söyleyebilirim.

Samsung’un yeni amiral gemisi modeli test merkezimizde.

asdasTasarımdaki çeşitli düzenlemeler, Home ana ekran tuşuna yedirilen parmak izi okuyucusunun performansının iyileştirilmesi, metal ve cam malzemeler ve yanlarda konumlandırılan fiziksel tuşlarla birlikte Samsung’un ürettiği en kullanışlı telefonlardan bir tanesinin de S6 olduğunu söyleyebiliriz.

Dayanıklılık tarafına da değinecek olursak, Corning’in Gorilla Glass 4 teknolojisi, an itibarıyla en gelişmiş koruma teknolojisi ve hafif darbeler, çizilmelere karşı hem ekranı hem de arka kısmı koruyabiliyor. Bel hizasında yaşanan düşmelerde de S6’nın herhangi bir sorunla karşılaşmadığını söyleyebilirim. Ama yine eklemekte yarar var. Örneğin çakıl taşlarıyla dolu bir zeminde düşürürseniz işler değişebilir. Biraz da dikkat ve şans işi bu diyebiliriz.

Neler yok mesela?

Galaxy S6 ile tasarımda yaşanan büyük değişim, Samsung’ta görmeye alıştığımız bazı şeylerden bu kez vazgeçmemiz gerektiği anlamını taşıyor. Örneğin, telefonun çıkarılabilir bir kapağı, çıkarılabilir bir bataryası yok. Ayrıca telefonda bir microSD kart yuvası da bulunmuyor. Yalnızca nano sim kart için iğne yardımıyla açılan bir hazne söz konusu. Telefonun en düşük depolama miktarı 32GB ve Microsoft’la yapılan anlaşma neticesinde 100GB’lık SkyDrive bulut depolama desteği sunuluyor. Böylelikle hafıza kartı eksikliğinin önüne geçiliyor diyebiliriz.

5.1 inç Super Amoled ekran

Telefonda 5.1 inç değerde Super Amoled ekran bulunuyor. 577ppi değerindeki ekranın çözünürlüğü de 1440 x 2560. Ekran berrak ve başarılı görüntüler sunuyor diyebiliriz. Ama sanki S6 Edge ile kıyasladığımızda S6’daki kırmızı renk biraz açık tonda kalmış gibi. Yine de telefonun ekranının görüntü kalitesi çok iyi. Güneş ışığı altında da belirgin bir şekilde görüntü sunuyor.

Cihazın dokunmatik performansı da çok başarılı. En ufak dokunuşlarla yağ gibi kayan menülerde gezintiye çıkabiliyor, hoş tasarlanan klavyenin zevkini çıkararak özellikle mesajlaşma platformlarında çok rahat hareket edebiliyorsunuz.

Samsung’un yeni amiral gemisi modeli test merkezimizde.

Snapdragon değil, yeni Exynos var

Samsung, “Snapdragon 810 ısınıyor mu?” söylentileri sürerken rekabet için en iyiyi üretmeleri gerektiğini belirtmiş ve bu sebeple de S6 Edge ve S6’da Exynos 7420 çipsetine yer vereceğini duyurmuştu. Öyle de yaptı. Telefonda 4 çekirdekli 1.5GHz Cortex A53 ve 4 çekirdekli 2.1GHz Cortex-A57 işlemcisi, 3GB RAM ve Mali-T760MP8 GPU’su yer alıyor. Snapdragon kullanan ürünlere alışkın olan teknolojiseverler de Exynos gibi tercihleri bazen sorgulayabiliyor. Acaba performanslı mı, ısınma yapıyor mu gibi sorular sorabiliyorlar. Biz de hemen cevaplayalım.

Yaptığımız oyun testlerinde, Dead Trigger 2 ve Asphalt 8 oyunlarını oynadık. İkisi de 3 boyutlu ve güzel grafiklere sahip oyunlar ve ikisi de cihazda akıcı bir şekilde çalıştı. Ekran çözünürlüğüyle uyumsuzluktan olsa gerek, ara ara Asphalt 8’de ufak donmalarla da karşılaştık. AnTuTu testimizde 49 bin puanın üzerine çıkan ürün, Geekbench 3 testinde tek çekirdekte 1048, çift çekirdekte de 4225 puan elde ederek S6 Edge’in biraz gerisinde kaldı. Ama tabii bu tip uygulama skorlarını çok da önemsememek gerekiyor. Tıpkı S6 Edge’te olduğu gibi S6’da da oyun oynarken bir süre sonra ufak ısınmalar olabiliyor, ama bunlar sorun olacak düzeyde değil. Oyunların dışında normal kullanımda ve uygulamalarda vakit geçirdiğinizde telefonun neredeyse hiç ısınmadığını söyleyebilirim. Dolayısıyla Samsung, “ısınma” sorunuyla uğraşmamak ve daha performanslı bir çipset ortaya çıkarmak için yaptığı çalışmaların meyvelerini tatlı tatlı toplamışa benziyor.

Menüler arası geçişler oldukça akıcı, dokunmatik performans da çok iyi, ama yine S6 Edge’te olduğu gibi S6’da da ara ara menülerde kasılmalarla karşılaşabiliyorsunuz.

Android 5.0.2 ve kullanışlı arayüz

Yine de ufak kasılmaları bir kenara bırakırsak akıcı çalışan, basit ve kullanışlı bir arayüze sahibiz. Samsung, klasörleme, klasörlerin renklerini ayarlama, arkaplan ve duvar kağıdı seçenekleri, widget’larda çeşitli düzenlemeler gibi birçok seçeneği de bizlere sunuyor. Önceki modellerle kıyasla S6 Edge ile birlikte S6’da iyi işler çıkarılmış.

Parmak izi okuyucu

Tıpkı S6 Edge’te olduğu gibi, S6’da da parmak izi okuyucu sensör mevcut ve bu özellik, yine S6 Edge’te olduğu gibi başarılı bir şekilde çalışıyor. Yalnızca telefonun kilidi için değil, aynı zamanda yakında giderek yaygınlaşacak online mobil alışverişler için de güzel bir çözüm olacaktır. Ve evet, Samsung’un eski modellerinde yer verdiği parmak izi okuyucu sensörle kıyaslandığında bu yeni ürünlerin çok daha iyi performans sergilediğini söyleyebiliriz.

Samsung’un yeni amiral gemisi modeli test merkezimizde.

Kamera

Telefonun arka tarafında 16MP, ön tarafında da 5MP kamera yer alıyor. 4K video çekim, 60FPS’de 720p ve 1080p gibi çekim modları bulunan ana kamera, hızlı ve net çekimler yapabiliyor. Işık düzeyi yüksek ortamlarda elde edilen sonuçlar gerçekten çok başarılı. Işık seviyesi az ortamlarda da sonuçlar başarılı. Panorama, sanal çekim ve geniş selfie gibi seçeneklere sahibiz. HDR ve güzellik modu gibi özellikleri de unutmayalım. Ayrıca yeni çekim seçeneklerini de Samsung’un mağazasından indirebiliyoruz.

Samsung Galaxy S6 kamera testi – Örnek fotoğraflar

<a href="/index/samsung" target="_blank" rel="tag">Samsung</a> <a href="/index/galaxy-s6" target="_blank" rel="tag">Galaxy S6</a> <a href="/index/kamera-testi" target="_blank" rel="tag">kamera testi</a> - <a href="/index/ornek-fotograflar" target="_blank" rel="tag">Örnek fotoğraflar</a>

<a href="/index/samsung" target="_blank" rel="tag">Samsung</a> <a href="/index/galaxy-s6" target="_blank" rel="tag">Galaxy S6</a> <a href="/index/kamera-testi" target="_blank" rel="tag">kamera testi</a> - <a href="/index/ornek-fotograflar" target="_blank" rel="tag">Örnek fotoğraflar</a>

<a href="/index/samsung" target="_blank" rel="tag">Samsung</a> <a href="/index/galaxy-s6" target="_blank" rel="tag">Galaxy S6</a> <a href="/index/kamera-testi" target="_blank" rel="tag">kamera testi</a> - <a href="/index/ornek-fotograflar" target="_blank" rel="tag">Örnek fotoğraflar</a>

 

Videolar gerçekten başarılı. Görüntü hem net hem de gayet akıcı. Özellikle büyük bir ekranda izlediğinizde videoların kalitesini daha net anlıyorsunuz. 4K tarafında da yine bir önceki Galaxy modeline kıyasla daha başarılı bir performans var. Hem görüntü kalitesi daha iyi hem de Snapdragon 801’e kıyasla telefon kolay kolay ısınmıyor. Samsung, 4K video çekimlerini 5 dakikayla sınırlandırmış, bunu da eklemek istiyorum.

Ön kamera da an itibarıyla en iyilerinden bir tanesi. Geniş selfie seçeneği, sanal çekim modu, HDR ve makyaj modu gibi özelliği bulunan ürün, 2560×1440 (QHD) video çekimine de izin veriyor.

Pil nasıl?

Telefonda çıkarılamaz 2550mAh pil yer alıyor. Bu pil, tam şarj ile size bir gün sunabiliyor, ama bazen de bir günü göremiyorsunuz. S6 Edge’te olduğu gibi S6’da da pil süresi konusunda biraz sıkıntıların olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan bu pilin hızlı şarj özelliğinin bulunduğunu ve telefonda gelen adaptörle birlikte yarım saatlik sürede %60’a kadar şarj edilebildiğini belirtelim.

Ve tabii ki bu modelde de Ultra Güç Tasarruf Modu bulunuyor. Pil seviyesi azaldığında bu modu devreye sokarak sadece temel özellikleri renksiz bir ekranda kullanıyor, ama öte yandan kalan pil ömrünü saatler boyunca idareli bir şekilde kullanabiliyorsunuz. Samsung’un bu modu gerçekten başarılı. Ek olarak telefonda kablosuz şarj desteği de var. Ama bu aparatı ve taşınabilir pil gibi ekstraları ayrıca satın almanız gerekiyor.

Son sözlere gelecek olursak…

Galaxy S6, tasarımıyla önceki Samsung amiral gemilerinden ayrılmasını başarıyor. Metal ve dayanıklı cam malzemelerin kullanıldığı köşelerden oval tasarım, hem göz okşuyor hem de tek elle kullanıma imkan sunuyor. İki kamerası da hızlı ve net çekimler yapabiliyor. Güncel bir işletim sistemi ve yeniden düzenlenen arayüzüyle gelen telefon, ısınma derdini de bulundurmuyor, ancak pil tarafında biraz daha çalışılsaymış çok daha iyi olurmuş.

S6 Edge ile kıyasladığımızda, pil değerleri, ekran yapılarında ve buna bağlı olarak tasarımlarda biraz farklılıkların olduğuna tanıklık ediyoruz. Geriye kalan birçok detay hemen hemen iki cihazda da aynı. Ama tabii S6 Edge ile S6 arasında 500 liralık bir fiyat farkı olduğunu da hatırlatalım.

An itibarıyla Galaxy S6’nın yılın en performanslı telefonlarından bir tanesi olduğunu söyleyebiliriz.

Birçok farklı renk seçeneği bulunan Galaxy S6, ülkemizde 2499 TL’ye (32GB) satılıyor.

16MP kamerası bulunan ürün, bakalım düşük ışıklı ortamlarda nasıl bir performans sergilemiş..

Samsung’un yeni amiral gemisi modeli olan Galaxy S6’nın 16MP değerde ana kamerası bulunuyor. Bu kamerayla 720p 60FPS, 1080p 60FPS ve 4K videoçekme gibi birçok imkana sahip oluyoruz. Peki bu ürün, flash ışığı kapalıyken, ışık seviyesi çok az olan bir ortamdan nasıl bir kalite sunuyor dersiniz?

İşte Galaxy S6 ile çektiğimiz örnek videolar

Kedili videomuzu sokakta, müzik videolarını ise konser mekanında, göreceğiniz üzere daha karanlık bir ortamda kaydettik. 1080p 60FPS değerlerini seçerek izleyebilirsiniz.

Samsung Galaxy S6 Edge inceleme

İyi seyirler.

 

Read More

Telefonunuzda Bulunması Gereken Mobil Uygulamalar

Android Telefonda Bulunması Gereken 20 Uygulama

Akıllı telefonu akıllı kılan telefonda bulunan uygulamalardır. Akıllı telefonunuzdan tam anlamıyla faydalanmak için telefonunuzda bazı uygulamaların olması gerekmektedir. Eğer telefonunuzda bu uygulamalar yoksa akıllı telefonunuzun olmasına gerek yoktur diyebiliriz. Android telefonlar için olmazsa olmaz 20 uygulamayı emrearslan.net.tr/ olarak derledik. Bu uygulamaların haricinde kendi ihtiyacınıza göre diğer uygulamaları da indirebilirsiniz. Yazımızda yer alan tüm android uygulamarı indirme linklerine tıklayarak Google Play üzerinden indirebilirsiniz.

En İyi 20 Android Uygulama

 

1. Chrome Tarayıcı

chrome

Masaüstü ve Laptop bilgisayarlarımızda alışkın olduğumuz Chrome internet tarayıcını Android telefonlarımızda da kullanabiliriz. Hız ve veri tasarrufu sağlayan Chrome tarayıcı ile android cihazımızı senkronize edebiliriz. Chrome tarayıcının sesli arama özelliği sayesinde yolda olduğumuz zaman daha rahat ve hızlı bir şekilde arama yapabiliriz.

Android Chrome uygulaması indir.

 

2. Facebook

facebook

Sosyal ağların başında gelen Facebook‘u android uygulaması ile akıllı telefonlarda kullanabilirsiniz. Bilgisayarda yapabileceğiniz tüm işlemleri android facebook uygulaması ile de yapabilirsiniz.

Android Facebook uygulaması indir.

 

3. Messenger

messenger

Android Messenger uygulaması Facebook arkadaşlarınız ile kolayca mesajlaşıp, sesli arama yapmanızı sağlar. Messenger uygulamasını kullanan diğer arkadaşlarınızı ücretsiz olarak arayabilirsiniz. Messenger uygulaması ile hangi arkadaşınızın online olduğunu görebilirsiniz.

Android Messenger uygulaması indir.

 

4. Whatsapp Messenger

whatsapp

Whatsapp Messenger en çok kullanılan mesajlaşma uygulamasıdır. Whatsapp ile telefon rehberinizde bulunan kişilere mesaj gönderebilir, sesli arama yapabilir, fotoğraf/video/konum bilgilerinizi gönderebilirsiniz. Whatsapp Messenger ilk yıl için ücretsizdir. Diğer yıllar için senede 0.99$ ücreti vardır.

Whatsapp Messenger android uygulaması indir.

 

5. Instagram

instagram

Instagram en popüler fotoğraf paylaşım ağlarından biridir. Instagram uygulaması ile fotoğraflarınızı paylaşabilir, beğendiğiniz kişileri ve arkadaşlarınızı takip edebilirsiniz.

Instagram android uygulaması indir.

 

6. Twitter

twitter

Twitter en popüler sosyal ağlardan biridir. Twitter android uygulaması ile twitter hesabınıza bağlanabilir ve tüm işlemlerinizi android cihazınızdan yapabilirsiniz.

Twitter android uygulaması indir.

 

7. Swarm

swarm

Swarm en popüler ve işini en iyi yapan Check-in yer bildirim uygulamasıdır. Swarm ile bulunduğunuz yerde yer bildirimi yapabilir, sizinle aynı mekanda bulunan kişileri görebilirsiniz. Swarm uygulamasında sizinle aynı mekanda olan kişilere arkadaşlık isteği gönderebilir, onları takibe alabilir ve mesaj gönderebilirsiniz.

Swarm android uygulaması indir.

 

8. Tango

tango

Tango öncelikli olarak görüntülü arama yapmayı sağlayan ücretsiz bir android uygulamasıdır. Tango ile görüntülü arama yapabileceğiniz gibi arkadaşlarınıza mesaj gönderebilir, fotoğraflarınızı paylaşabilir ve çevrenizde bulunan insanlarla tanışabilirsiniz.

Tango android uygulaması indir.

 

9. Youtube

youtube

Youtube.com’un android uygulaması sayesinde videoları daha rahat ve kullanışlı bir şekilde android cihazlarınızdan izleyebilirsiniz.

Youtube android uygulaması indir.

 

10. Clean Master

clean-master

Clean Master uygulaması telefonunuzda biriken gereksiz dosyaları temizlemenizi ve android telefonunuzu daha verimli ve hızlı kullanmanızı sağlar. İşini gayet iyi yapan Clean Master telefonunuzda biriken gereksiz dosyaları siler ve telefonunuzun hafızasında yer açar. Uygulama içinde ayrıca oyunları daha hızlı açmanızı sağlayacak hızlandırıcılar bulunmaktadır.

Clean Master android uygulaması indir.

 

11.  Retrica

retrica

Retrica en popüler android fotoğraf uygulamalarından biridir. Retrica uygulaması içinde yer alan birçok filtre sayesinde daha güzel fotoğraf çekebilir ve sosyal ağlarda paylaşabilirsiniz. Retrica uygulaması android cihazlar için ücretsizdir ancak tüm filtre özelliklerini açmak için ücret ödemeniz gerekmektedir.

Retrica android uygulaması indir.

 

12. Yandex Navigasyon

yandex-navigasyon

Yandex Navigasyon android için geliştirilen en başarılı navigasyon uygulamalarından biridir. Ücretsiz olan Yandex Navigasyon uygulaması ile akıllı telefonunuz bir navigasyon cihazı görevi görecektir. Artık adres sormaya gerek kalmadı gideceğiniz yeri yazın ve yandex navigasyon sizi götürsün. Yandex Navigasyon sesli olarak yol tarifi yaptığı gibi kalan yol miktarını ve ne kadar sürede yetişeceğiniz gibi bilgileri de ekranın da paylaşmaktadır.

Yandex Navigasyon android uygulaması indir.

 

13.  Apk Installer

apk-installer

Apk Installer apk dosyalarını telefonunuza kurmaya yarar. Apk android için geliştirilmiş oyun ve uygulamaların uzantılarıdır. Google Play dışından oyun ve uygulamaları apk olarak indirebilir ve daha sonra Apk Installer uygulaması ile telefonunuza kurabilirsiniz.

Apk Installer android uygulaması indir.

 

14. Puffin Browser Free

puffin-free

Puffin android cihazlar için geliştirilmiş bir internet tarayıcıdır. Puffin Browser’ın en önemli özelliği Flash’ı desteklemesidir. Bildiğiniz gibi android Flash’ı hala desteklememektedir. Ancak Puffin Browser sayesinde Flash gerektiren internet sitelerini açabilirsiniz.

Puffin Browser Free android uygulaması indir.

 

15. El Feneri – Tiny Flashlight

el-feneri

El Feneri uygulaması ile android cep telefonunuzu bir el feneri olarak kullanabilirsiniz. El Feneri uygulaması telefonunuzun flaşını açar ve karanlıkta size ışık sunar. Android 5 Lollipop ile el feneri uygulaması gelse de güncelleme almamış olan cihazlar için kesinlikle olması gereken bir uygulama.

El Feneri android uygulaması indir.

 

16. Google Play Gazetelik

google-play-gazetelik

Google Play Gazetelik uygulaması tüm gazeteleri bir arada toplayan android uygulamasıdır. Google tarafından geliştirilen bu uygulama sayesinde tüm gazeteleri takip edebilirsiniz. Google Play Gazetelik uygulaması içinde yer alan kategoriler sayesinde ilgilendiğiniz konular hakkındaki haberlere en pratik şekilde ulaşabilirsiniz.

Google Play Gazetelik android uygulaması indir.

 

17. Google Çeviri

google-ceviri

Google Çeviri uygulaması ile akıllı telefonunuzda internet bağlantısı gerekmeden çeviri yapabilirsiniz. Google Çeviri uygulaması 90 dil arasında çeviri yapabilmektedir.İsterseniz siz konuşun Google Çeviri çevirsin. İş, okul ortamında ve seyahatlerinizde  işinize oldukça yarayacak bir uygulama.

Google Çeviri android uygulaması indir.

 

18. TrackID

tranckid

TrackID uygulaması müzik severlerin vazgeçemeyeceği başarılı bir android uygulamasıdır. Arabada, televizyonda, radyoda veya dışarıda dinlediğiniz bir şarkının adını mı öğrenmek istiyorsunuz hemen TrackId uygulamasını açın ve birkaç saniye şarkıyı dinletin. TrackId dinlediğiniz şarkının adını, sanatçıyı, albümü, sanatçının diğer albümlerini vb. bilgileri size sunar. Arama geçmişini saklar ve youtube, fizy gibi linklerini size sunar.

TrackId android uygulaması indir.

 

19. Skyscanner

skyscanner

Skyscanner android uygulaması ile en uygun uçak biletlerini bulabilirsiniz. Seyahat edenlerin telefonunda bulunması gereken uygulamalardan biri.

Skyscanner android uygulaması indir.

 

20. Booking.com

booking

Booking.com otel sitesinin android uygulaması ile akıllı telefonunuzdan dünyanın her yerindeki otelleri arayabilir ve güvenli bir şekilde rezervasyon yapabilirsiniz. Otel rezervasyonu yapmadan önce Booking uygulamasında arama yapmanızı öneriyoruz.

Booking.com android uygulaması indir.

 

Android için hazırladığımız en iyi 20 uygulama listesi burada bitti. Ancak unutmayın android için geliştirilen daha binlerce başarılı uygulama bulunmakta. Bu listeyi daha da uzatabilirdik, sizde yorum bölümünden beğendiğiniz uygulamaları paylaşabilirsiniz.

Read More

Süpriz Ölüm! Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg Öldü!

Süpriz Ölüm! Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg Öldü!

Mark ZuckerbergMark ZuckerbergMark Zuckerberg

 

MARK ZUCKERBERG’İN ŞOK ÖLÜMÜ: FACEBOOK’UN KURUCUSU MARK ZUCKERBERG ÖLDÜ!

Mark Zuckerberg

Mark Zuckerberg

 

2004 yılında kurduğu Facebook sitesinin dünyaya yayılmasının ardından büyük bir şöhret ve servete sahip olan Mark Zuckerberg’in dün gece ABD saati ile gece 23:30 sıralarında vefat ettiği haberi tüm dünyayı şoka uğrattı. Ölüm sebebi henüz tam olarak açıklanmayan Mark’ın, dün gece bir arkadaşının doğum günü partisinde aşırı derece alkol aldığı bilgisi verildi. Yapılan otopsinin ardından, American MRSA Hospital’ın baş hekimi Edward Concert, otopsi sonuçlarının en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşılacağını belirtirken başka bir bilgi vermekten kaçındı.

Hayranları ve yakınları şok oldu

Milyonlarca Facebook kullanıcısını şok eden bu acı kayıp, Mark’ın yakınlarını da adeta yıktı. Facebook’un yeni CEO’sunun kim olacağı konusunda, şirketten henüz resmi bir açıklama gelmedi. Mark’ın birlikte yaşadığı kız arkadaşı Priscilla Chan ise, “Dün gece herşey yolundaydı, Mark fazla sarhoş olduğu için partiden çıkıp eve gitmeye karar vermiştik. Ben dostlarımla vedalaşırken bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. Fakat arkadaşlarım bana durumu belli etmemeye çalışıyorlardı. Sonrasında Mark’ın fenalaştığını öğrendiğimde bende çok kötü oldum. Fakat onun öleceğini asla tahmin etmezdim. O sonsuza dek benim için en özel kişi olmaya devam edecek” derken göz yaşlarını tutamadı.

Peki şimdi Facebook ne olacak?

Mark Zuckerberg II

Mark Zuckerberg II

Milyonlarca üyesi olan internet devi Facebook’un yeni patronunun kim olacağı henüz beli değilken, Mark’ın avukatlarından Henry Thampson, “Mark’ın bize ilettiği bir vasiyeti vardı ve bunun o ölene dek gizli kalmasını istemişti. Cenaze işlemleri tamamlandıktan sonra, Mark’ın vasiyetini ailesi ve kız arkadaşı Priscilla ile beraber okuyacağız. Mark çok yardımsever bir kişiydi. Mirasının büyük kısmını çeşitli hayır kurumlarına bağışlamış olabileceğine inanıyorum” dedi.

ASLINDA YÖNELMİŞ OLDUĞUNUZ BU YAZI İNTERNET ORTAMINDA YANLIŞ BİLGİNİN KİŞİLERİ NASIL YÖNLENDİRDİĞİNİ GÖSTERMEK, TAMAMEN BİR BİLİM/DOĞA/CANLI ALEMİ İNCELEYEN BİYOLOJİ SİTESİNDE BİLE İNANDIRICILIK YARATABİLECEĞİNİ GÖZLER ÖNÜNE SERMEK VE GOOGLE ALGORİTMASININ NASIL YANLIŞ İŞLEDİĞİNİ BİR KEZ DAHA KANITLAMAK ÜZERE EKLENMİŞTİR.

Kİ BUNA RAĞMEN MARK ZUCKERBERG ARAMALARINDA İLK 10 ARASINDA YER ALARAK SİTEMİZİN EN ÇOK ZİYARET EDİLEN İLETİSİ OLMUŞTUR.

YAPMIŞ OLDUĞUM BU DENEMEYLE ASIL BİZİ ÜZEN BİR NOKTAYA DAHA DEĞİNMİŞ OLDUK; MİLLETÇE ASLINDA OKUMUYORUZ. NEYE BAKTIĞIMIZI DAHİ BİLMİYORUZ SANIRIM.

YAZI:)

Read More

Amerika, Yapay Zeka için Düğmeye Bastı!

Amerikan Hükümeti, insansı robotlar ve gerçek Yapay Zeka için beyin üretimi çalışmalarına 28 milyar Dolar bütçe ayırdı. İşte bu dev bütçenin asıl amacı ve detayları!
Amerika, Yapay Zeka için Düğmeye Bastı!

Günümüzde Yapay Zeka çalışmaları, karşılıklı tartışmalar ile gelişim sürecine devam ediyor. Ancak insan benzeri bir robot geliştirmek isteniyorken, daha insan beyninin nasıl çalıştığı dahi bilinemiyor.

İşte tam da bu noktada Birleşik Devletler Hükümeti‘nin, IARPA tarafına 5 yıl sürecek fare beyni kopyalama deneyi için 28 milyar Dolar bütçe ayırdığı ortaya çıktı.

16-01/31/news_1-gercek-yapay-zeka-beyin-kopyalama-beyin-nakli-2016.jpg

IARPA, fare beyni kopyalayacak!

Harvard Üniversitesi kollarından olan ve ileri istihbarat ve Yapay Zekaçalışmaları ile gündeme gelen IARPA tarafından gerçekleştirilecek bu 5 yıllık fare beyni kopyalama deneyi, temel olarak sinirsel haritalandırmanın mümkün olması üzerine kurulmuş gibi görünüyor.

Harvard Üniversitesi’nden Prof. David Cox, söz konusu proje ile ilgili açıklamalarda da bulundu.

Cox tarafından, fare beyni kopyalama deneyi ile ilgili getirilen açıklamaların temeli, fare beynini yapay olarak üretmeye çalışmak ve böylece beynin; öğrenme, gelişim ve sorun çözme gibi yeteneklerinin nasıl çalıştığını anlamaya dayanıyor.

16-01/31/news_2-gercek-yapay-zeka-beyin-kopyalama-beyin-nakli-2016.jpg

Laboratuvar ortamında yapılacak bu yapay fare beyni üretimi ile sinirsel ağ haritalandırmasının mümkün olabileceği ve nitekim insan beyni ile ilgili de çıkarımlar yapmanın mümkün olabileceği kaydedildi.

Ancak temel olarak yapılmak istenenin; Yapay Zeka teknolojisini, insan beyninin nasıl çalıştığını öğrenerek, aynı prensibi sanal ortama taşımak olduğu düşünülüyor.

Elde edilecek sinirsel ağ haritaları ile özel bir algoritma geliştirilebilecek bu algoritma gerçek Yapay Zeka kavramı için kullanılacak. Bu noktada gerçekYapay Zeka sıfatlandırması her ne kadar bir çelişki içerse de, böyle bir adlandırmanın nedeni, insan beyninin bir sanal ortam haline gelebilecek olduğu düşüncesine dayanıyor.

Şu an için 5 yıl sürecek bu fare beyni kopyalama ve üretme deneyi ile ilgili daha fazla bilgi aktarılmış değil. Ancak daha şimdiden, 5 yıllık bu sürenin çok farklı gelişmelere gebe olacağını söylemek, yanlış olmayacaktır.

Read More
  • 1
  • 2