Giriş

Mevzuatımızda iş kazasının tanımı sadece 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda yapılmıştır. İş kazası deyince ilk olarak çalışanların geçirmiş olduğu kazalar akla gelir ama işyerinde çalışanlar dışında misafirler ve müşteriler de bulunmaktadır. Bunların geçirmiş oldukları kazaların iş kazası sayılıp sayılmadığı tartışmalı ve önemli bir konudur.

        İş Kazası Kavramı

Müşterinin geçirdiği kazanın iş kazası olup olmadığının daha rahat anlaşılabilmesi için öncelikle iş kazası kavramının irdelenmesi gerekmektedir. Mevzuatımızda iş kazasının tanımı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda yapılmıştır. Her ne kadar her iki Kanunda da yapılan tanımlar birbirine yakın olsa da söz konusu Kanunların içermiş olduğu ilkelerin birbirinden ayrı oluşundan ötürü tanımlarda kavramsal olarak bazı farklılıklar mevcuttur. Genel olarak öğretide işverenin sevk ve idaresinde işin ortaya çıkardığı risklerin neden olduğu kazalar iş kazası olarak tanımlanmaktadır.

iStock_000029201310_Large_jpg

             İş Kazası Tanımı

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu madde 3’te iş kazası “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlanmıştır.  5510 sayılı Kanun’da ise iş kazası tanım olarak biraz daha dar kalıplara sokulmuş ve iş kazası sayılan durumlar Kanunda tek tek sayılmıştır. 5510 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinde İş kazası;

  • sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
  • İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
  • Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
  • 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
  • Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,

meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay olarak tanımlanmıştır.

5510 sayılı Kanuna göre bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için üç unsuru taşıması şarttır.  Bu unsurlar şu şekildedir;

  • Kazayı geçirenin sigortalı olması veya sigortalı sayılması,
  • Kazanın yukarıda saydığımız yerlerde, durumlarda veya zamanlarda meydana gelmesi.
  • Kazanın sigortalının ölümüne sebep olması veyahut sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getirmesiimages

          Kazayı Geçirenin Sigortalı Olması

Bir olayın iş kazası olarak nitelendirilmesi için öncelikle ölen veyahut ruhen ya da bedenen zarar görenin sigortalı olması şarttır. 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinde kimlerin sigortalı sayıldığı ve aynı kanunun 6’ıncı maddesinde kimlerin sigortalı sayılmadığı belirtilmiştir. 4’üncü maddede belirtilenler işe başladıkları tarih itibariyle sigortalı sayılırlar. Bundan dolayı söz konusu madde kapsamında bulunanlar işe başladıkları anda herhangi bir kazadan dolayı ruhen ya da bedenen zarara uğrarlarsa bu iş kazası sayılır. Bir kazanın iş kazası olarak değerlendirilebilmesi için kazalının Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmesine veya belli bir prim gün sayısının dolmasına gerek yoktur. İşe başlayan biri hemen birkaç saat içinde kaza geçirirse bu iş kazası olarak değerlendirilir.

Bu durumda kimlerin sigortalı sayılmadığı büyük önem arz etmektedir. Çünkü 5510 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılmayan birinin çalıştırılması ve kaza geçirmesi durumunda bu kaza iş kazası sayılamaz. Bununla beraber bazı istisnalar söz konusudur. Örnek olarak 5510 sayılı Kanun 5’inci maddesi kapsamında çıraklar ve İŞKUR tarafından verilen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler[1] verilebilir. Söz konusu madde ve bazı özel düzenlemeler kapsamına girenlerin geçirmiş oldukları kazalar iş kazası sayılmakta ve kanun kapsamında kendilerine tanınan hak ve yardımlardan yararlanabilmektedirler.

21’inci Yargıtay Hukuk Dairesinin “… kazaya uğrayan ile Orman Bakanlığı arasında bir hizmet akdi ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle kazanın iş kazası olarak nitelendirilemeyeceği”[2]kararı iş kazası ve iş ilişkisi arasındaki bağlantıyı ortaya koymuştur. Özellikle yargı kararlarında bir olayın iş kazası sayılabilmesi için bir iş ilişkisinin varlığının olması ve bundan dolayı sigortalılık halinin mevcudiyeti şartı dile getirilmektedir. Söz konusu iş ilişkisinin bir sözleşmeye bağlanması veya tam zamanlı bir iş ilişkisi olması şart değildir[3]. Bununla beraber sigortalılık halinin gerçek olması gerekmektedir. Kişinin çalışmaksızın sadece göstermelik olarak sigorta primlerinin yatması durumu ülkemizde yoğun şekilde görülen bir durumdur. Söz konusu kâğıt üzerinde sigortalılık halinin tespit edilmesi durumunda bu şekilde göstermelik sigorta yapılan birinin geçirdiği kaza iş kazası sayılmaz.

is-kazalari635627157152869180

       Kazanın 5510 sayılı Kanun Madde 13’te belirtilen Sınırların İçinde Olması

Sosyal Sigorta noktasında bir kazanın iş kazası olarak sayılabilmesi için kazalının sigortalı olmasının yanı sıra kazanın 5510 sayılı Kanun’unun 13’üncü maddesinde belirtilen hal ve zamanlarda meydana gelmesi gerekmektedir. Sorumuzun müşterinin işyerinde geçirdiği kazanın iş kazası sayılıp sayılmadığı olduğundan dolayı özellikle 5510 sayılı Kanunun 13’üncü maddesinin a,b ve c bentleri üzerinde duracağız.

5510 sayılı Kanun madde 13/a’ya göre “Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada” meydana gelen sigortalının ölümüne veyahut sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaylar iş kazasıdır. Söz konusu Kanun’un 11’inci maddesinde işyerinin tanımı “sigortalı sayılanların maddî olan ve olmayan unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları” yerler olarak yapılmaktadır. Tanımı biraz açmak gerekirse; işyeri maddi olan, üretilen mal veya hizmet için kullanılan yapı, bina, iş ekipmanı, tezgâh, ofis, hammadde vb. ile maddi olmayan tecrübe, teknolojik gelişim, teknik bilgi, pazar sahası vb. unsurlar ile birlikte sigortalıların çalıştığı yerler olarak tarif edilebilir. Bununla beraber aynı maddenin devamında  “İşyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden” sayılacağı belirtilmiştir.

Sigortalının işe başlamasından itibaren her işyerine girdiğinde işyerinden çıkana kadar geçen sürede meydana gelen bütün kazalar iş kazası sayılmaktadır. Kazanın sigortalının çalışırken veya ara dinlenmedeyken veyahut iş saatleri içerisinde hatta iş saatleri dışında meydana gelmesinin bir önemi yoktur. Kazanın işyerinde meydana gelmesi olay ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması durumunda iş kazası sayılması için yeterlidir.

5510 sayılı Kanunun 13/b maddesinde “işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle” meydana gelen kazaların iş kazası sayıldığı belirtilmiştir. Bu noktada kazanın işyerinde meydana gelmesi şart değildir. Bu hüküm kapsamında sigortalının işveren tarafından veya iş nedeniyle işyeri dışında bir yere gitmesi halinde geçirdiği kaza iş kazası sayılmaktadır. Aynı maddenin c bendine göre sigortalının kaza meydana geldiği zaman diliminde asıl işini yapması şart değildir. Söz konusu madde “bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda” meydana gelen kazaları da iş kazası olarak saymaktadır. Yalnız bu hüküm kapsamında sigortalının gereksiz riskler almaması ve hayatın normal akışının dışına çıkmaması şarttır.

         Kazanın Ölüme veya Bedenen ya da Ruhen Engelle Neden Olması

5510 sayılı Kanuna göre bir kazanın iş kazası olarak sayılabilmesi için yukarıdaki şartları sağlaması yanı sıra ölüme sebep olması veyahut sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getirmesi şarttır. Her türlü, yaralanma, sakatlanma, uzuv kaybı, körlük, kırık, yanık, iç kanama, beyin sarsıntısı, iç organlarda zarar, yüzde veya çeşitli yerlerde kalıcı yara izlerinin oluşması, fiziki görünüşün değişmesi veya görme, işitme, duyma gibi duyuların azalması vücut bütünlüğüne bedenen zarar veren durumlar olarak sıralanabilir. Bunlarla beraber vücut bütünlüğüne ruhen zarar veren; akıl hastalığına, kısa veya uzun süreli hafıza kaybına, kronik sinir rahatsızlığına vb. zararlara sebep olan kazalar da iş kazası sayılmaktadır.

Sigortalının işyerinde geçirdiği kazanın iş kazası sayılmasında olay ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Meydana gelen kazada sigortalının ağır kusuru hatta kastı dahi olabilir. Sigortalının kaza olmasında kastının veya ağır kusuru olması kazanın iş kazası sayılması için engel değildir. Yargı kararlarında sigortalının işyerinde sarhoş çalışmak gibi ağır kusurunun olması (Y.9.HD, 23.03.1992, 1991-12579/1992-3624), bilerek ve isteyerek kendisini bedenen veya ruhen zarara uğratması hatta öldürmesinin bile iş kazası sayılacağı, olayın salt işyerinde meydana gelmesi durumunda bile, sigortalının gördüğü işle ilgili ve işverenin kusurundan kaynaklanmamış olmasına rağmen iş kazası sayılacağı dile getirilmiştir (Y.10.HD, 05.07.2004, 4465/6425).

Bu noktada sigortalının;

  • sigortalının üretim atölyesinde presse parmağını sıkıştırması,
  • işçi lokalinin elektrik arızalarının giderilmesi çalışması sırasında kalp krizi geçirmesi durumunda vefat etmesi (YHGK 13.10.2004, 21-529/527),
  • bahçesinde top oynarken sakatlanması,
  • soyunma odasında başka bir çalışanla kavga etmesi sonucu yaralanması,
  • gece bekçiliği yaparken beyin kanaması geçirerek felç olması (Y.21.HD., 21.11.2002, 9004/10005),
  • yıkanma yerinde ayağının kayması sonucu bileğini bükmesi,
  • görevli olarak başka bir ile giderken bindiği uçağın düşmesi sonucu sigortalının ölmesi (Y.9. HD., 29.12.1981, 11284/15904)
  • işyerindeyken silahlı saldırı sonucu yaralanması,
  • hatta işyerinde intihar etmesi (Y.10.HD, 05.07.2004, 4465/6425) dahi biri iş kazasıdır.
  • GTY_door_to_door_salesman_sk_141211_16x9_992

            Müşterinin İşyerinde Geçirmiş Olduğu Kaza İş Kazası Sayılır mı?

Müşterinin geçirmiş olduğu kazanın iş kazası sayılabilmesi için ilk şart kazayı geçirenin sigortalı veya sigortalı vasfına sahip biri olması gerekmektedir. Müşterinin sadece sigortalı olması geçirdiği kazanın iş kazası sayılması için yeterli değildir. Kazayı geçirdiği işyerine işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle gitmiş olması veya kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle gitmiş olması şarttır. Örnek olarak işi gereği fiyat alma, piyasa analizi gibi sebeplerle bir mağazaya müşteri olarak giden sigortalının geçirmiş olduğu kaza iş kazası sayılır. Bu noktada önemli olan husus kazayı geçirdiği yere işveren tarafından yollanması veya işin gereği gitmesidir. Bunun yanı sıra sigortalının kaza geçirdiği yere doğrudan işveren tarafından yollanmış olması veya işinin gereği gitmesi şart değildir. 5510 sayılı Kanun’un 13/c maddesine göre “görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda” geçirdiği kazalar da iş kazasıdır. Bu kapsamda sigortalının hayatın normal akışı dışında çıkmaması ve ekstra risk almaması şartı ile asıl işini yapmaksızın geçen zamanda geçirdiği kaza iş kazası sayılmaktadır. Sigortalının işveren tarafından gönderildiği yere gitmek için bindiği uçağın düşmesi (Y.9. HD., 29.12.1981, 11284/15904), yemek için girdiği yerde zehirlenmesi, zaman geçirmek için gittiği parkta bomba patlaması (Y.H.GK., 05.06.1996, 228/454) gibi haller bu duruma örnek olarak verilebilir. Ama eğer sigortalı hayatın normal akışının dışına çıkarsa bu durumda geçirdiği kaza iş kazası sayılmaz.  Sigortalının alkollü araç kullanmasından dolayı kaza yapması (Y.12.HD., 29.04.2002, 2036/3525) veya gittiği yerde kavgaya karışması sonucu yaralanması sigortalının hayatın normal akışının dışına çıkması ve ekstra risk almasından dolayı iş kazası sayılmaz.

         Sonuç

Müşterinin geçirmiş olduğu kaza bazı unsurları içermesi şartıyla iş kazası sayılmaktadır. Öncelikle kaza geçiren müşterinin sigortalı olması şarttır. Müşterinin kaza geçirdiği işyerine bir işveren tarafından yolanmış olması veya yapmış olduğu iş ile ilgili gelmiş olması gerekmektedir. Bunun haricinde görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilen sigortalının boş zamanını geçirmek için müşteri olarak gittiği bir işyerinde hayatın normal akışının dışına çıkmaması şartı ile geçirdiği kaza da iş kazası sayılır.

[1] 5510 sayılı Kanun madde 5: b-)5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası; meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında staja tabi tutulan öğrenciler ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 46 ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı, 82 nci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz katından fazla olmayanlar hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır.

e-Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve bunlar hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası ile bunlardan bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar hakkında ayrıca genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır.


İŞ KAZASININ TESPİTİ

( ) İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE ⁄………………
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1- SGK
2-
T. KONUSU : İş kazasının tespiti.
AÇIKLAMA : 1- Müvekkil, davalı işverene ait …………adresindeki mobilya
fabrikasında ../../… tarihinden beri işçi olarak çalışmaktadır. Sigorta sicil numarası ……,
işyeri sicil numarası……..’dır.
2- Müvekkil, pres makinesinde çalışan ustaya malzeme vermek ve yardımcı olmakla
görevlendirilmiştir. Ustanın izinli olduğu ../../…. tarihinde işveren müvekkili pres makinesinde
çalışmakla görevlendirmiştir. Müvekkil, usta olmadığı gibi tecrübeli bir işçi de değildir.
İşverene pres makinesinden anlamadığını, üretimin hatalı olabileceği gibi preste çalışmasının
tehlikeli de olduğunu belirtmesine rağmen işveren bunu dikkate almamış ve işten çıkaracağı
tehdidinde bulunmuştur.
3- Bunun üzerine makinede çalışmaya başlayan müvekkil gerek makinenin bozuk olması ve
gerekse deneyimsizliği nedeniyle elini pres makinesine kaptırmış ve kaza geçirmiştir. Kaza
sonucu kaldırıldığı …. Hastanesinde sağ eli bilek hizasından kesilmiştir.
4- Kaza tamamen işverenin kusuru nedeniyle gerçekleşmiştir. İşveren, müvekkili pres
makinesinde görevlendirmekte kusurlu olduğu gibi işyerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği
yönünden alınmış hiçbir tedbir yoktur. Müvekkil makinenin nasıl kullanıldığını dahi
bilmemektedir.
5- Davalı işveren, iş kazasını yasal mecburiyete ve müvekkilin talebine rağmen Sosyal
Sigortalar Kurumuna bildirmemiştir. Bunun üzerine SSK’ya müracaat etmiş, ancak işyerinin
taşınmış olması nedeniyle işlem yapılamamıştır. Açılacak maddi ve manevi tazminat
davalarına esas almak üzere iş kazasının ve maluliyet oranının tespiti için mahkemenize
başvurma zorunluluğu doğmuştur.
HUKUKİ NEDENLER :4857 s. İş Kanunu, 5510 s. Sosyal Sigortalar Kanunu, HMK ve diğer
mevzuat.
KANITLAR : Sigorta sicil kayıtları, işyeri sicil kayıtları, hastane kayıtları, tanık,
bilirkişi incelemesi ve her türlü kanıt.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda kısaca arz ve izah edilen ve resen dikkate alınacak
nedenlerle; müvekkilin davalı işverene ait işyerinde ../…/..tarihinde geçirdiği iş kazasının ve
kaza neticesi oluşan maluliyet oranının tespitine, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin
de davalılara yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz.
Saygılarımızla,
Davacı Vekili


6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda iş kazasıİşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getirenolay” olarak tanımlanmaktadır. İşyerinde çalışanı yüksekten düşmesi, ekipmana elini kaptırması veya zararlı gazdan zehirlenmesi birer iş kazasıdır. Bunlarla beraber her ne kadar ilk bakışta iş kazası gibi görünmese de bazı olaylar 6331 sayılı Kanunda yapılan tanıma ve yargı kararlarına göre iş kazası olarak kabul edilmektedir.

Örnek olarak işçinin işyerinde kalp krizi geçirmesi bir iş kazasıdır[1]. Meydana gelmiş olayda288417işverenin veya üçüncü bir kişinin kusuru olması şart değildir. Yargı kararında ve 6331 sayılı Kanunda yapılan tanımda “İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana” gelmesi yeterlidir. Bir başka örnek olarak intihar eylemi eğer işyerinde gerçekleşmiş ise, olayın sadece işyerinde meydana gelmesi durumunda bile, intihar eden çalışanın gördüğü işle ilgili ve işvereninin kusurundan kaynaklanması şartı aranmaksızın olay iş kazası olarak değerlendirilir[2]. Çalışanın işyerine servisle götürülmesi sırasında kaza geçirmesinin de iş kazası olarak değerlendirildiği aşikârdır. Çalışanın servisle taşınmasının yanı sıra servisi beklerken kaza geçirmesinin de iş kazası sayıldığı yargı kararlarında şu şekilde ortaya konulmuştur; “Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülmesi sırasında, başka bir anlatımla, servis aracına binmek üzere işveren tarafından belirlenen yerde beklediği sırada oluştuğuna göre, sigorta olayının iş kazası sayılması gerektiği hukuksal gerçeği ortadadır”[3] Bunların yanı sıra;

  • Çalışanın işyeri bahçesinde düşerek yaralanması
  • Ara dinlemede oyun oynarken sakatlanması
  • İşyerinde yediği yemekten zehirlenmesi veya yemek yerken elini kesmesi
  • İşyeri içerisinde başka bir işçi tarafından veya üçüncü bir kişi tarafından saldırıya uğraması
  • İşverenin sağlamış olduğu uçakla iş seyahati sırasında uçağın düşmesi birer iş kazasıdır.is-kazasi

Çalışana fiziki zarar veren olayların yanı sıra çalışanın ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açan olaylarda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre iş kazası olarak sayılmaktadır. İşyerinde silahlı saldırı olması, her hangi bir yaralanmaya sebep olmamasına rağmen çalışanların psikolojisini bozabilecek bir patlamanın veya yangının meydana gelmesi gibi olaylarda 6331 sayılı Kanuna göre iş kazası olarak değerlendirilmektedir.

[1] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2004/21-529 Karar No: 2004/527: “Dava, zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkin olup, olayın iş yerinde oluştuğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık davacı murisinin kalp krizi sonucu ölümünün iş kazası sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır… Dava konusu olay davacının elektrikçi olarak görevini yürüttüğü ve işyerinde bulunduğu sırada meydana gelmiştir. Davacı işyerine ait lokalde elektrik arızasını gidermek için görevli olarak bulunduğu sırada kalp krizi neticesinde ölmüştür. Bu durumda meydana gelen olayın iş kazası sayılmasında yasal zorunluluk olduğu açık iken, mahkemece davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedendir.” 

[2] Yargıtay 10. Hukuku Dairesi 05.07.2004 tarihli Kararı, Esas No: 2004/4465 Karar No: 2004/6425:  “…davaya konu olayda sigortalının intihar ettiği yerin (kendisine ikameti için tahsis edilen işyerinin çatı katı) “işyeri”nden sayılması gerektiğinin yasal dayanağı belirtilmiştir. …sigorta olayına neden olan intihar eyleminin işçilerin ikametine ayrılan ve işyerinin eklentisi konumunda bulunan bu nedenle de işyerinden sayılan işçi yatakhanesinde diğer bir anlatımla sigortalının “işyerinde bulunduğu sırada” meydana geldiğinden ve iş kazası olduğunda kuşku yoktur.”

[3] Yargıtay 21 Hukuk Dairesi, 14.5.1996 tarihli Kararı, Esas No: 1996/2674 Karar No:1996/2738


Soru: İşe giderken otobüs çarparsa iş kazası mı olur ?

Cevap:

İş kazası 5510 sayılı Konunun 13. maddesine göre iş kazası olması için;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.

Söz konusu olayın iş kazası olarak değerlendirilebilmesi için öncelikle işçinin işveren tarafından tahsis edilmiş bir araçla toplu halde taşınması gerekmektedir. Bu durumda söz konusu kazanın iş kazası olarak değerlendirilebilmesi için öncelikle kazanın işçinin işverence toplu olarak taşınması sırasında meydana gelmesi öncelikli şarttır. Yargıtayında işaret ettiği gibi işçi eğer işveren tarafından belirlenen noktada servisi beklerken kazayı geçirirse bu durum iş kazası olarak değerlendirilir ( Y21HD., 14.5.1996, 2674/2738).  Sonuç itibariye servisi bekleme süreci de işçinin taşınmasının bir parçasıdır. Yargıtay işçinin servisi belirlenen noktasını bir hazırlık aşaması olarak ele almış ve taşıma sürecinin bir parçası olarak kabul etmiştir. Yargıtay gene bir başka kararında işçinin bekleme yerine giderken servis aracına binmek üzere yolun karsı tarafına geçerken geçirdiği kazanın trafik kazası olduğunu iş kazası olmadığını ortaya koymuştur ( Yargıtay 21 H.D. 01.02.1999, 56/45).


ÖZ

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun 14’üncü maddesi göre işveren istihdam ettiği çalışanın iş kazası veya meslek hastalığı geçirmesi durumunda bildirimde bulunmak ve bununla ilgili araştırma yaparak rapor düzenlemek zorundadır.

      Anahtar Kelimeler: İşverenin İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirme Yükümlülüğü, 6331 Sayılı Kanuna Göre İş Kazası Bildirimi, İşverenin Yükümlülükleri, İş Kazası, Meslek Hastalığı

         GİRİŞ

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun 4’üncü maddesine göre işveren “çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması” ile yükümlüdür. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun öncelikli amacı çalışanların ruh ve vücut bütünlüğünün korunmasıdır. Kanun bu kapsamda işverene çeşitli sorumluluklar yüklemektedir. Söz konusu sorumlulukların bazıları iş kazası ve meslek hastalığından önce yapılması getirilirken bir kısmı ise de söz konusu durumlardan sonra yerine getirilmesi gerekmektedir. İşveren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun 14’üncü maddesine göre iş kazası veya meslek hastalığından sonra bildirimde bulunmak ve söz konusu olayı araştırarak rapor düzenlemek zorundadır.

İş Kazası ve Meslek Hastalığı Kavramı

İş kazası ve meslek hastalığının tanımı hem 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unda hem de 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun’unda yapılmıştır. 5510 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesine göre iş kazası

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır. 6331 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinde iş kazası “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olayı” ifade ettiği dile getirilmiştir. 6331 sayılı Kanun’un tanım olarak iş kazası kavramını belli durumlarla sınırlamayarak 5510 sayılı Kanuna oranla daha geniş çizdiği görülmektedir.

Meslek hastalığı 5510 sayılı Kanunun 14’üncü maddesinde “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir” şeklinde yapılmıştır. 6331 sayılı Kanun’da daha genel bir ifade kullanarak meslek hastalığının “mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalığı” ifade ettiği dile getirilmiştir.

İşverenin İş Kazasını Bildirme ve Araştırarak Rapor Düzenleme Yükümlülüğü

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14’üncü maddesine göre işveren

  • İş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde,
  • Sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde

Sosyal Güvenlik Kurumuna durumu bildirmek zorundadır.

4857 sayılı İş Kanun’u mülga madde 77’ye göre iş kazalarının işveren tarafından 2 gün içerisinde Çalışma Bölge Müdürlüklerine, 3 iş günü içerisinden SGK’ ya bildirilmesi gerekmekteydi. An itibariyle 6331 sayılı Kanunu’nun 14’üncü maddesine kapsamında sadece SGK’ya bildirim yapılması yeterli olmakta böylece mevzuatımızdaki mükerrer bildirimlerin önüne geçilmektedir. 3 gün içinde bildirim yükümlülüğü iş kazasının meydana gelmesi veya işverenin çalışanın meslek hastalığına yakalandığını öğrenmesiyle başlamaktadır. İşyeri hekimi veya sağlık hizmeti sunucuları; meslek hastalığı ön tanısı koydukları vakaları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevk eder. Gerekli bildirim e-sigorta sistemi üzerinden veya işyerinin bağlı bulunduğu sigorta müdürlüğüne başvurarak yapabilir. Özellikle ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla ilgili istatistiki verilerin çok sağlıklı olmadığı göz önüne alınırsa kayıt sisteminin aslında ne kadar önemli olduğu daha rahat görülecektir.

6331 sayılı Kanun’da mevzuatımıza getirilen yeniliklerden birisi de işyerinde meydana gelen iş kazalarının ve meslek hastalıkların işveren tarafından incelenesi ve kayıt altına alınmasıdır. İşveren iş kazası ve meslek hastalıklarının yanında yaralanma veya ölüme sebep olmamasına rağmen işyerini, malzemeyi veya ekipmanı zarara uğratan olayları ve ramak kala olarak nitelendirilen zarara uğratma potansiyeli olan olayları da rapor altına almakla mükelleftir. İşveren öncelikle meydana gelen bütün iş kazalarını ve meslek hastalıklarını SGK’ya bildirmek, gerekli araştırma ve analizleri yaparak çalışmaları rapor haline getirmek ve kayıt altına almakla yükümlüdür. Bu sorumluluğun yanı sıra iş kazası olarak değerlendirilmeyen ve her hangi bir yaralanmaya veya zarara sebep olmayan olayları da işveren araştırmak ve rapor altına almakla yükümlüdür.

Gerekli Bildirimi Yapmaması Durumunda Ortaya Çıkan Hukuki Sonuçlar

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unun 14’üncü maddesine göre SGK’ya iş kazası veya meslek hastalığı bildirimini yapmayan ve gerekli araştırmaları yaparak rapor haline getirip kayıt altına almayan işverenlere idari para cezası uygulanmaktadır.

2016 yılı için iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutmayan, gerekli incelemeleri yapmayan ve bunlarla ilgili rapor düzenlemeyen, işyerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanının zarara uğramasına yol açan veya çalışan, işyeri ya da iş ekipmanını zarara uğratma potansiyeli olan olayları incelemeyen bunlar ile ilgili rapor düzenlemeyen işverenlere 1.952 TL idari para cezası uygulanmaktadır. Bununla beraber yasal bildirim süresi içerisinde iş kazası ve meslek hastalığını bildirmeyen işverenlere 2.603TL idari para cezası öngörülmüştür. Bilindiği gibi daha önce bütün işyerleri için aynı miktarda idari para cezası uygulanması 6645 sayılı torba yasa ile değiştirilip idari para cezalarının miktarı işyerinin tehlike sınıfı ve çalışan sayısına göre tekrardan düzenlenmiştir. Buna göre 6331 sayılı Kanunu’n 26’ıncı maddesinde belirtilen idari para cezaları:

  • Ondan az çalışanı bulunan işyerlerinden;

Az tehlikeli sınıfta yer alanlar için aynı miktarda,

Tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde yirmi beş oranında artırılarak,

Çok tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde elli oranında artırılarak,

  • On ila kırk dokuz çalışanı bulunan işyerlerinden;

Az tehlikeli sınıfta yer alanlar için aynı miktarda,

Tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde elli oranında artırılarak,

Çok tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde yüz oranında artırılarak,

  • Elli ve daha fazla çalışanı bulunan işyerlerinden;

Az tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde elli oranında artırılarak,

Tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde yüz oranında artırılarak,

Çok tehlikeli sınıfta yer alanlar için yüzde iki yüz oranında artırılarak idari para cezaları uygulanmaktadır.

2016 yılında ne kadar idari para cezasının uygulanacağını buradan öğrenebilirsiniz 2016 İPC

İdari Para Cezasına İtiraz Yolları

6331 sayılı Kanunu’n 14’üncü maddesinde belirtilen iş kazalarını ve meslek hastalıklarını bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler için uygulanan idari para cezalarının tebliğ, itiraz ve tahsilinde 5510 sayılı Kanun’un 102’inci maddesi hükümleri uygulanmaktadır. Bu sebepten ötürü işveren öncelikle SGK’na itirazda bulunması itirazının ret edilmesi durumunda mahkemeye başvurması gerekmektedir.

      SONUÇ

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unu mükerrer bildirim yapma zorunluluğunu kaldırarak iş kazaları ve meslek hastalıkları ile ilgili daha sağlıklı verilerin elde edilmesine katkı sağlayacağı açıktır. Yeni bir yükümlülük olarak işverene iş kazalarının, meslek hastalıklarının ve herhangi bir can ve mal kaybına sebep olmasa da tehlikeli durumları araştırma, bunlarla ilgili rapor düzenleme ve kayıt altına alma yükümlülüğü getirilmiştir.    Kanunu’nun işverenden meydana gelmiş veya gelebilecek iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kök sebeplerini incelemesi istediği çok açıktır. İşverene getirilmiş olan inceleme ve raporlama zorunluluğunun içeriği yayınlanacak bir rehber veya yönerge ile çizilmesi söz konusu durumların daha etkin bir şekilde işveren tarafında analiz edilmesi noktasında çok daha münasip olacaktır. Sonuç itibariyle her işyeri kurumsal bir yapıya sahip olmamakla beraber kayıt tutma ve rapor düzenleme konularında genel olarak Kobilerin hem bilgi hem de yeterlilik noktasında ciddi noksanları bulunmaktadır.